hesabın var mı? giriş yap

  • bugun kilo verme ile alakali inanilmaz bir deneyim yasadim. sirtimda 2 adet canta, 2 notebook, external diskler, elimde iki adet kitap dolu torba ile evden iceri girdim ve girerken acaba su an kac kilo cekiyorum diye sacma ama sonucunun boyle olacagini tahmin etmedigim bir soru isareti belirdi.

    ciktim tartinin ustune, tam 105 kilo cekiyordum. eski kilomdu, vermeye basladigimda uzun suredir 105'tim ve 2013'un mayis ayinda kendi capimda kilo verme denemelerine baslamistim. esimle gulduk ettik, eglendik ancak tartidan inip, elim ve sirtimdakileri bir kenara biraktigimda kafamda simsekler cakti. bi dk lan dedim, su an tam 15 kilo daha azdim 105'ten. elim ve sirtimdakiler 15 kilo, ben 90 kiloydum ve ciddi agirlardi. 15 kilo vermeden evvel ayaklarima ne tasittigimi ve kilo verme ile alakali inanilmaz bir terapi ile karsi karsiya oldugumu farkettim. evet bu resmen bir terapiydi.

    halen bir 10 kilo daha fazlam var, vermem lazim. ıdeal kilom 80 civari ve ben su andan itibaren cok daha motive bir sekilde vermek icin elimden geleni yapmaya hazir hissediyorum kendimi!

    tanim: enfes birsey, siz de fazlaliklarinizi verin, kurtulun!

  • 145 kilogram çektiğim mart 2013'ten bu yana gün itibarıyla 105 kilograma düşerek gırh yaptığım iş :)

  • lösemi hastalığını yeni atlatan arkadaşım, "sohbet ortasında hastaneye gitmem lazım aşı olucam" dedi. hayırdır ne aşısı dediğimde hepatit aşısı cevabını verdi. meğerse vücuttaki kan yenilendiği için, bebekler gibi belirli aylarda aşı olması gerekiyormuş. kanseri atlattıktan sonra yeniden doğmanın hakkını veriyorlar.

  • sırf sayelerinde ptt 1. ligini seyretmemi sağlamış klüptür. kiminle oynuyorlarsa karşı takımı tutuyorum. zaten ben seyretmeye başlayalı 1. sıradan 4. sıraya indiler. benimle dalaşılmaya pek gelmez diyorum arkadaş.

  • eylül - lige çok iyi başladık, bu sene kesin şampiyonuz

    ekim - avrupa'da en az yarı final görürüz,

    kasım - türkiye kupası bizim için gereksiz, ligde fikstür avantajımız var.

    aralık - devre arasında kesin bir sol bek almalıyız yoksa şampiyonluk zora girer.

    ocak - ikinci torbadan çek bir kolay takım, finale koşalım.

    şubat - takım revire döndü, bu kadar şansızlık olmaz. beşiktaş kanseri rerörörö.

    mart - lig bizim için önemli değil, avrupa'da üst turlar için uğraşmalıyız.

    nisan - bu takımdan zaten avrupa'da başarı beklemek hayaldi, futbolcuların birçoğu yollanmalı.

    mayıs - dünya futbolu için çok fazla şerefliyiz ama hala daha önümüzdeki sezon için ümidimiz var.

  • bir galatasaraylı olarak söylüyorum: eğer bu şekilde kendini geliştirmeye devam ederse arda'nın esamesini okumayız.

    neden derseniz? arda'nın oyunun en önemli yönü zekası ve ayağında iyi top tutabilmesi. gökhan töre ise hızlı ve ayakları çabuk bir futbolcu, daha önceden kendisinde göremediğim şut özelliği de gelişiyor günden güne. futbolcular sezon sezon formunda olabilir bunu kabul ediyorum ama bu adam zaten yetenekliydi, şimdi ise üstüne koyuyor. rakip takımda olması bir şey farkettirmez. futbolun zevki burada, bütün iyi oyuncular senin takımında olsa ve daha iyisi olmasa tadı çıkmaz zaten.

    demek istediğim şey arda şanslıydı atletico madrid'e gittiği için. çünkü diego simeone ve takım inanılmaz bir ivme yakaladı. kendisi orada 10 numaralı formayı giyse de hiçbir zaman gerçek bir 10 numara gibi oynamadı. 60'dan sonra oyundan düştü sürekli. ben arda'yı severim. galatasaraylı'dır çünkü ama bence abartıldığı kadar(atletico'nun beyni vs.) iyi bir futbolcu değil.

    bu çocuğa robben diyorlar, demesinler. bu çocuk ister beşiktaş'ta ister başka bir takımda avrupa'da başarılar kazansın. biz ondan sonra gelenlere gökhan töre diyelim. ve isterseniz kızın ama kendisi olmasa demba ba bu etkiyi gösteremezdi bu takımda. bence beşiktaş'ın bu seneki performansının sebebi demba ba değil kendisidir.

    hepinize saygılar.

  • kötü bir yöneticidir ama yazma sebebim bu değil. bu arkadaşı savunan sözlükte bir tane yazar var baktım bu başlıkta elliden fazla entrysi var adamın. sürekli savunmuş sürekli savunmuş hep de dikkatimi çekiyor. lan diyorum bu nasıl galatasaraylı. bugün öğrendim ki adam fenerliymiş. o an aydınlandım amk.

  • bir kedi sever olarak ikinci dünya savaşında deniz savaşlarına katılmış bir kedinin hikayesini anlatmak istiyorum.
    unsinkable sam ya da türkçesiyle batmaz sam.
    hikayemiz ikinci dünya savaşında geçmekte. bu sefer kahraman insan değil bir kedi
    nazi almanyası atlantik okyanusunda ticarete uboot’ları ile büyük darbe vuruyordu. fakat hedef daha büyüktü bu ticareti kökünden bitirmek için rheinübung hareketine başladılar ve o dönemde insanlık tarihinin görüp görebileceği en mükemmel gemiyi inşa ettiler bismarck.
    gemide 2065 personel ve oscar adında bir kedi vardı.
    fakat bismarck’ın ömrü sadece 9 gün sürdü. ingilizler batan bismarck’tan sadece 100 personeli kurtardı geriye kalan personeli "o bölgede mayın var tehlikeli" diye red etti ve çoğu mürettebat boğularak öldü.
    oscar da kurtulan denizcilerden biri hms cossack destroyerine alınmış ve gemide hayatına devam etmiş.
    fakat hms cossack cebelitarık boğazında uboot avlayan bir gemi olduğu için pek rahat bir hayat yaşamamış sam.
    uboot’tan gelen bir torpido hms cossack’ın pruvasını havaya uçurmuş. bu halle limana getirilmeye çalışılan hms cossack çıkan bir fırtınada batmış.
    sam’ın şansına bu sefer onu legion destroyeri kabul etmiş. sam’ı limana taşımışlar. burada uçak gemisi ark royal mürettebatına tanıtılmış.
    tümamiral sam'ın ark royal güvertesine çıkış anı
    ark royal uçak gemisi bismarck’ı batırmaya çalışan gemilerden biri. ark royal kaptanı bu kedi bismarck gemisinden sağ kurtulanlardan birimi diye sormuş evet cevabını almış.
    merhaba eski dostum güverteye hoş geldin bundan sonra sen bu donanmanın maskotusun ve adında sam, batmaz sam demiş.
    fakat aksiyon eksik olmuyormuş o dönemde. ark royal gemisi de bu aksiyondan nasibini almış ve 1941 yılının kasım ayında alabora olup batmış.
    aslında uboot torpidosu batırmış.
    zavalı sam bir uçak kanadına tutunup cebelitarık’a kadar denizde sürüklenmiş.
    batıl inançlı bazı tayfa batmaz sam’ın uğursuz olduğuna kanaat getirmiş ve denize çıkmasına karşı çıkmışlar.
    sam ömrünün geri kalanını cebelitarık valisinin konağında geçirmiş ve huzur içinde ölmüş
    ya işte böyle nankör bir canlıdır insan sam efendi.

  • türk erkekleri bize okuyacak satın alacak kaliteli kitap bırakmamıştır çünkü. çok aşırı kaliteli aşırı elit okuyorlar. ne yetişebiliyoruz ne de alıp okuyabiliyoruz onlardan fırsat bulup.

    biz ne zaman noktalama harfi yerine "amk" kullanan erkek elitliğine erişebiliriz gerçekten çok merak ediyorum.

    sana burada kadınların neler okuduğunu anlatarak onayını almaya çalışmayacağım pipili. keza bu bakış açısıyla o kadınların evlerine girip o kitaplıkları görmüş olma ihtimalin olduğuny sanmıyorum. kadınların hayattan keyif almasını da eleştiriyorsunuz, nasıl keyif alacağını da böyle aşağılıyorsunuz. kadınlar okudukları kitabı bile sizi memnun etmek için okumalılar ya artık.

  • sevgili dostlar,

    bugün sizlere biraz zihinsel sağlığınızı koruma yollarından bahsedeceğim çünkü zihin denen aygıtın bir bozuldu mu tüm hayatın da bozulur ve delik tekne gibi sulara gömülür.

    bu yüzden yaşamında en önemli amacın zihinsel sağlığını korumak olmalı çünkü seni som altından saraya koysalar kafan yerinde değilse hiç bir değer ifade etmez.

    şimdi ailenizin algı yönetimi uzmanı olarak size bir kaç tavsiye vereceğim lütfen bunları okumakla kalma uygula dostum.

    1) sosyalleşmeyi özellikle yüz yüze sosyalleşmeyi hayatının önceliği haline getir.

    dostum bak insan insanın zehrini alır ve bizler sosyal varlıklarız. ne kadar fazla insanla düzeyli ve tatmin edici arkadaşlık ilişkilerin varsa o kadar zihinsel sağlığın iyileşir. sosyal medya ve telefon bunun yerini tutmaz. mutlaka başka insanlarla gezip tozman, muhabbetin belini kırman ve ortak tecrübeler yaşaman lazım. yani evde oturup televizyon, bilgisayar başında takılırsan ve başka insanlarla iletişimini elektronik cihazlarla yaparsan gerçekten de yaşlı amcaların dediği gibi "kafayı yersin"

    2) hareket et

    geçici olarak kiraladığın bedenin hareket etmek üzere dizayn edildi. hareketsiz kaldığın anda beynin ve bedeninin dengeleri bozulur. dengelerin bozuldukça sinir, stres ve korkuların tavan yapmaya başlar. bu sebeple hareket edeceksin. bol bol yürüyeceksin, bir koltukta kırk dakikadan fazla oturup kalmayacaksın, spor yapacaksın kısacası hareketli olacaksın. buzdolabının sebzelik kısmındaki patateslerden bir farkın olacak değerli kardeşim. "işleyen demir ışıldar" ve "sağlam kafa sağlam vücutta bulunur" sözleri boş sözler değildir.

    3) duyularını doğru kullan

    şimdi her insanın duyularını ağırlıklı kullanma şekli farklıdır. kimi görüntülerden etkilenir, kimi seslerden, kimi tat duygusuna odaklıdır kimi de dokunulmaktan hoşlanır. sen de kendini bir ölç tart ve hangi duyun ağırlıkta anla. sonra eğer görüntü odaklıysan güzel manzaralar, güzel insanlar ve ortamlara dal. sesler seni etkiliyorsa güzel müzikler ve melodilerle şenlen. tat duygun yoğunsa birbirinden farklı lezzetleri yaşamından eksik etme. dokunma odaklıysan insan ilişkileri ve sevimli hayvanlarla zaman geçirmeyi önemse. kısacası dostum zihnine giden yolları bul ve onları çiçeklerle donat.

    4) rahatlama yöntemlerini öğren

    bak arkadaşım bu rahatlama meselesinde insan evlatları binlerce yıldır farklı teknikler geliştirdi. nefes tekniklerinden tut yoga gibi metotlara oradan meditasyon tekniklerine kadar ortalık rahatlama yöntemleri dolu. bunlardan kendine yakın bulduklarını öğrenip uygulaman yaşamında yapacağın en büyük yatırımdır. insanın sadece maddi bir varlık değil ruhani ihtiyaçları olan bir yapı olduğunu da ne kadar çabuk anlarsan o kadar iyi olur. bazen içten edilen bir dua bile saatlerce yapacağın meditasyonun yerini alabilir.

    5) olumlu düşünceye önem ver

    zihnin sürekli negatif düşünmeye alışıksa hayatı kendine cehennem etme yolunda emin adımlarla yürüyorsun demektir. bu alışkanlığı kır. bunun en güzel yolu gün içinde olayları güzel ve olumlu görmeye kendini alıştırmandır bunun da en güzel yöntemi bir defter alıp o gün başından geçen olayların olumlu yönlerini güzel güzel yazmandır. "olumlu düşünce günlüğü" gibi düşün. hadi bir dene bak ne güzel olacak.

    6) insan gibi beslen

    zihinsel problemlerin büyük kısmı yanlış beslenmekten kaynaklıdır. bedenine soktuğun çöpler ister kabul et ister etme zihnini de çöplüğe çevirir. ilk olarak şekerden, undan kurtul. bunları yemeye devam ettiğin müddetçe metabolizman dengesizleşecek ve türlü stres ve sinire davetiye çıkaracaksın. kutulanmış ve içinde ne olduğunu bilmediğin kimyasallar barındıran her türlü besin maddesi de zihnini bozar. yani temiz beslen ki zihnin temizlensin.

    7) uyu

    uyku beynin en önemli gıdasıdır. sabaha kadar dizi izleyeyim, oyun oynayayım veya çalışayım diyerek beynini en az yedi saat uykudan mahrum bırakırsan bunun faturasını türlü psikolojik sorunlarla fitil fitil ödersin. uyu kardeşim uyu , sana iyi gelecek.

    8) hayatının bir anlamı olsun

    yaptığın işten, yaşadığın ilişkilere kadar yaşamının her alanında anlam olması çok önemlidir. zombi gibi anlamsız işler peşinde robota bağlamış şekilde yaşarsan zihnin bir yerden sonra anlam duygusunu kaybeder. olumsuz durumlardan kolay etkilenirsin, direncin azalır ve her türlü depresyona davetiye çıkarırsın. kendine hedefler koy, yaptığın her şeyde anlam ara. yaşamının sağlam bir amacı ve anlamı varsa fırtınalar sana meltem esintisi gibi gelir ama anlamlı bir amacın yoksa en ufak rüzgarda kumdan kale gibi devrilirsin

    9) yardım almaktan çekinme

    bak arkadaşım zihinsel problemler yaşadığın zaman uzmanlardan yardım almaktan çekinme. uzmanlardan yardım almak ayıp veya günah değildir. başkaları "zihinsel problemleri varmış" demesinler diye sorunlarını saklarsan işler daha da ciddileşir.

    evet dostum yazdıklarım basit tavsiyelerdir ama çoğu insanın uygulamadığı ve bu sebeple de yaşamlarını heder ettikleri durumlardır. lütfen bu yazıyı ciddiye al.

    ek olarak sana kendi kanalımdan "iyi ve mutlu bir yaşam için 3 tavsiye" videomu da reçete olarak yazıyorum. bu akşam bir kaç dakikanı ayır ve dikkatlice izle. kanalda sana faydalı başka videolarım da var.

    kanalımı buradan bulabilirsin

    https://www.youtube.com/c/aydınserdarkuru

    zihinsel olarak sağlıklı bir yaşam sürmen dileğiyle

    sevgilerimle

  • abd'yi, kültürü ve günlük hayatı hakkında on yıllardır ortada olan ve bilinen durumların kendisine uygun olup olmadığı üstüne daha önce düşünmemiş ve/veya bu durumları abd'ye geldikten sonra öğrenen ve kendisine uygun olmadığını fark edip şikayet eden ama para için kalmaya devam edenlerin şikayetleri devam ediyor.
    onlar hem kalıp hem söylenmeye devam edeceklerdir ama en azından yeni gelecekler/gelmeyi planlayanlar için bu ülke nedir'i bir toparlayalım isterim:

    -amerikalıların önemli bir kısmı yüzeysel, pratik zekadan yoksun ve genel kültürü zayıftır.
    -amerikalılar ile gerçek bir arkadaşlık ilişkisi kurmak zordur, zaman ve emek ister.
    -bireyselcilik ve bağımsızlık üstüne kurulmuş bir ülke ve toplumdur. vurgu, bireysel başarı ve kendini gerçekleştirme üzerinedir. bu nedenle topluluklara ve gruplara önem atfedilmez. topluluğun başarısı yerine bireysel başarılara önem verilir. aile, sosyal çevre ve toplumdan önce bireyin kendisi gelir. bireyler, kendilerini toplum içindeki konumları ile değil, kişisel özelliklerine göre tanımlar, tanıtır.
    -cafe/kahve kültürü yoktur. bunlar, avrupa'daki gibi keyif, sosyalleşmek, arkadaşlarla sohbet etmek ve kahvenin tadını çıkarmak ile değil, hız ve kafein oranı ile ilişkilidir. abd'de kahve yudumlanmaz, içilir. coffee shopların en erkeni 2'de, en geçi 8'de kapanır.
    -amerikan şehirleri araba merkezli planlanıp avrupa gibi birbirine yakın değil, uzak inşa edildiğinden birçok şehirde araba gerekliliktir. ve araba sahibi olmak özgürlüğü ve bireyselliği temsil eder.
    -sigara içmezler. içenler trashy/low class görülür. sigara yerine marijuana içilir.
    -tüketim, kültürün bir paçasıdır.
    -kültürel bölge farklılıkları vardır: batı'da ve güney'de hayat slow-paced, kuzeydoğu'da fast-paced'dir. west coasters daha iyimser, daha pozitif, daha coşkulu ve daha friendly, northerners tam tersidir. güney'de, southern hospitality kavramı vardır.
    -gece hayatı birçok yerde erken biter ve avrupa ile karşılaştırınca birçoklarını tatmin etmez.
    -abd'deki tüm telefon operatörlerinin paketlerinde abd içinde sınırsız text mesaj hakkı olduğundan ve imessage'in varlığından whatsapp bilen ve kullanan sayısı çok azdır.
    -göçmenleri entegrasyon ve asimile etmede konusunda avrupa'dan çok daha iyi olduğundan göçmen olmak avrupa'da göçmen olmaya göre daha kolaydır ve göçmenlere karşı ırkçılık avrupa'ya göre çok daha azdır.
    -fırsatlar ülkesidir. amerikan rüyasını gerçekleştirmek garanti değil ama o rüyayı gerçekleştirebilmek için gerekli olan fırsat garantidir. zeki, girişimci ve risk alabilen biri, şans faktörü de yanındaysa amerikan rüyasını gerçekleştirebilir.
    -kapitalizm ve serbest piyasa ekonomisi hakimdir.
    -devlet, yüksek vergi yoluyla bireyi herhangi bir sosyal hizmet satın almaya zorlamadığından düşük vergi sistemi vardır.
    -sağlık sigortası olmayanlar için sağlık pahalıdır. nüfusun %49.6'sı işvereni tarafından sigortalı. %14'u medicare'e, %6'sı özel sağlık sigortasına, %20'sı medicaid'e sahip. %10'u ise sigortasız.
    -ülkedeki evsiz sayısı 582 bin. bunların %40'i black/african-american, %61'i erkektir.
    -halkın büyük bir çoğunluğunun dış politika ile ilgisi ve işi yoktur. abd nereyi bombalamış bilmezler.
    -work-life balance konusunda geridedir.
    -no vacation nation'dir. çalışan her 4 kişiden 1'i ücretli tatil/ücretli yıllık izin yapmaz.
    -sokaktaki her 5 yetişkinden 1'i akıl hastasıdır. çoğunluğu uyuşturucudan, diğerleri de sürekli sakinleştirici vb. ilaçlar kullanmaktan.
    -sağlık, eğitim, göçmenlik ve adalet sistemi sorunludur.

    -yazılı olmayan bazı sosyal kurallar vardır:
    sırada, markette vb. başkalarına çok yakın mesafede durulmamalı
    başkalarına dik dik bakılmamalı
    polise rüşvet teklif edilmemeli
    garsona parmak şıtlatma/ıslak çalarak çağırma eylemleri yapılmamalı
    insan trafiğinin aktığı yol, kaldırım vb. ortasında durulmamalı
    kişisel alana saygı duyulmalı
    samimi olmadıklarınızla fiziksel temastan kaçınmalı
    samimi olmadıklarınızla politika, din ve maaş tartışılmamalı
    izin almadan çocuklara ve köpeklere dokunulmamalı
    asansöre, otobüse, tramvaya, trene vb. binerken inenlere öncelik verilmeli
    yola tükürülmemeli, sigara izmariti ve çöp atılmamalı.

    yeni geleceklere öneri: gelmeden önce kendinizi iyi tanıyın, önceliklerinizi ve beklentilerinizi iyi belirleyin. abd'nin kişiliğinize, yaşam tarzınıza, beklenti ve önceliklerinize uygun olup olmadığı üstüne kapsamlı araştırma yapın.
    uygun değilse ve sadece para odaklı gelecek ve yine sadece para için kalacaksanız gelmeyin. zira para ve paranın satın alabileceği şeyler anlık ve kısa süreli mutluluklar yaşatsa da uzun vadede mutlu olmanızı sağlamayacaktır.