hesabın var mı? giriş yap

  • - yaşınız?
    - 14
    - hmm. peki bu aşırı kilolar nereden?
    - ne bulursam yerim, evde bulamazsam apartmana sıvışır çöpleri deşerim
    - annadım. bizim evi tercih sebebiniz nedir?
    - emeklilik günlerimi geçirecek bir yer arıyordum, bu sokakta en enayi siz göründünüz gözüme.
    - başka bir kedi daha alsak.. yavru bir tekir mesela, beraber çalışmanız mümkün olur mu acaba?
    - hayır. gördüğüm yerde basarım tırmığı.
    - biz sizi sevebiliyo muyuz?
    - deneyin bakalım. bana da heyecan olur hem.
    - peki. eee, biz biraz düşünelim, sizi geri arayalım. telefo...
    - eeeh be! amma konuştunuz ulen. çekilin kenara. şu karıya da söyle kalksın koltuktan. orası benim yerim artık!
    - tısss!

  • domatesin buzdolabında değil, oda sıcaklığında tutulması gerektiği. bunun sebebi dolapta saklanan domatesin doğal lezzetini kaybetmesiymiş. diyelim ki birkaç gün içinde tüketmeyeceksiniz, bu sebeple dolaba koydunuz. yine de domatesi tüketmeden önce bir gün kadar oda sıcaklığında tutmak lazımmış. bu bir günlük sürede domatesteki bazı enzimler tekrar aktif olur ve lezzeti güzelleşirmiş.
    kaynak

    muz da oda sıcaklığında tutulmalıymış. amma öyle raf üzerinde, hele plastik poşette hiç olmazmış. muz asacaklarını sadece göze hitap eden biraz gereksiz bir aksesuar sanmışımdır hep. halbuki bi işlevi varmış. muzun havayla temasını sağlıyomuş o. asmayıp da bir yüzey üstüne yatırırsak havayla temas etmeyen, yani yüzeye değen kısmı kararır, bozulurmuş.
    kaynak

    ilaveten, meyveler dolaba konurken değil, yenilmeden hemen önce yıkanmalıymış, tazeliklerini daha uzun bir süre koruyabilmeleri için tabi. satın aldığınız meyveyi bir gün içinde yiyecekseniz, çilek gibi çabuk bozulan bir meyve bile olsa oda sıcaklığında bekletmeliymişsiniz.
    kaynak

    patates ve soğan farklı sepetlerde tutulmalıymış mesela. beraber olurlarsa daha çabuk bozulurlarmış.
    kaynak

    aldığı sebze meyvenin yarısını çöpe atan biri olarak ufkumu ikiye katlamış ve muftak harcamamı ikiye bölmüştür. belki çoğunuz bunları zaten biliyodur ama benim gibi mutfak cahillerinin işine yarar, bulunsun.

    bonus olarak, geçmeye başlamış, hepten yumuşamış marul, yapraklarını koparıp yarım saat soğuk suda tutulunca bi silkinip kendini topluyomuş. onun da ömrünü uzatmak için tüyolar var ama bana zor gelir, ister okuyun ister resimlerine bakın şurdan: kaynak.

    edit: bu da fandango'dan gelsin. hafif bozulmuş rengi solmuş kırmızı eti bir süre soğuk suda bekletince taptaze kıpkırmızı etiniz oluyomuş. yalnız kaynak olarak kasabını gösterdi. kanıt olarak kasapla çekilmiş bir resmini istiycem şimdi. resim gelene kadar siz yine de denemeyin.

  • ikinci dünya savaşı yılları... londra, alman bombardımanı altında.
    tam bu günlerde george orwell, bbc radyosunda hitler'den söz eden bir program sunuyor. ve kaçınılmaz olarak hitler'in "kavgam" adlı kitabından parçalar aktarıyor.
    bbc, kuralları gereği hitler'e telif hakkı ödemek zorunda ama ingiltere ile almanya savaş halinde bulundukları için bütün diplomatik ve ticari ilişkiler kesik.
    bbc yöneticileri epey uğraştıktan sonra bir yol buluyor ve hitler'e telif hakkını norveç hükümeti aracılığıyla ödüyorlar.

    ingilizlerin disiplini ve is hayatındaki kurallara riayeti herkesçe malum zaten. acaba bu davranışı erdemli bir hareket olarak mı görmek gerek yoksa ingilizler'in bu katı tutumuna mı vermek mi bilemedim.ne olursa olsun ibretlik bir hareket.

  • soru: "sizin hayat hikayenizi kimin yazmasını isterdiniz?"
    a.b.: "ben yazdım bile. aslında ölüp gittikten sonra arkamdan neler diyecekleri umurumda değil."

    çok büyük bir entelektüel idi. dünya bir değerini daha kaybetti.

  • bilmeyeneler için bu lafı spor literatürüne ekleyen isim galatasaray eski başkanı ali tanrıyar'dır. 1988 yılında yapılan seçimleri kazanınca tv de naklen yayında"‘galatasaray çağ atlıyor. ben galatasaray’ı seviyorum ve sevmeyen de ölsün.’ der. 1988-89 sezonunun ilk hazırlık maçında sahasında kahramanmaraş ile oynayan fenerbahçe tribünlerinde küçük bir pankart vardır, “fenerbahçe’yi sevmeyen de yaşasın”..

  • tabakhaneye bok yetiştirir gibi tüm avrupa'da ligleri en erken bitirdin ve 30 tane adamı kampa çağırdın. oynayamayacak şekilde sakat olan bir sporcuyu değil ilk haftada bak daha ilk idmanın başındaki ısınma koşusunda anlarsın. ya şenol güneş bariz bir şekilde yalan söylüyor ya da taylan mucizevi yeteneklere sahip ve bir ay boyunca tüm idmanlarda sakatlığını gizleyebildi, seçimi size bırakıyorum. sakat olan adamı da ölçüp biçip lan bu adam sakat arkadaş oynayamayaz diye ayırt edemiyorsan üzgünüm ama sen daha ne iş yaptığını bilmiyorsun.

  • kombucha yüzyıllardır var olan bir çaydır. geçmişine dair pek çok rivayet vardır. ilk efsane kombuchanın m.ö. 200 yıllarında qin hanedanlığı döneminde ortaya çıktığı yönündedir. bu fermente içeceği ilk yapanın imparator qin shi huangdi olduğu söylenir.

    en yaygın rivayetlerden biri ise m.s. 414 yılında ölüm döşeğinde olan japon imparator inyoko'ya bu fermente içeceği getiren dr. kombu'dur. kombu, bu içeceği "yaşam iksiri" olarak nitelendirmektedir. imparator her gün bu içecekten içer ve sonunda sağlığına kavuşur. sonrasında ise bu içeceğe doktorun adına ek olarak japonca'da "çay" anlamına gelen "cha" terimi eklenir "kombucha" olur. kombucha bir anda çok popüler hale gelir ve samurayların dahi mataralarında kombucha taşıdığı söylenir.

    bunca zaman mucizevi olarak nitelendirilen bu fermente içeceğin pek çok yararlı yönü bulunmaktadır. kombucha; şeker, çay, su ve maya kültüründen(scoby) oluşmaktadır. scoby, symbiotic culture of bacteria and yeast yani "bakteri ve mayanın simbiyotik kültürü" anlamına gelmektedir. bu oluşumda bakteri ve mayanın kombucha oluşturmak için birlikte çalışmasına simbiyoz denir .

    kombucha; beyaz, siyah ve yeşil çay ile yapılabilir. ancak ilk kombucha denemenizde siyah çay kullanmanız scoby için çok daha faydalı olacaktır. sonrasında çay türünüzü değiştirebilirsiniz.

    öncelikle evde kombucha nasıl yapılır ondan bahsedelim. evde kombucha yapmanız için ilk olarak maya kültürüne aslında ihtiyacınız yok. ancak çok daha iyi ve hızlı bir sonuç almak istiyorsanız kültür sizin için çok iyi olacaktır. scobyleri satın alabileceğiniz gibi etrafınızda kombucha yapan bir arkadaşınızdan da temin edebilirsiniz. (scoby satın alırken plastik bir poşette olmamasına özen gösterin. çünkü scoby plastiğin içindeki kimyasalları emebilir ve faydalı bir içecek yapmayı amaçlarken buna asla sahip olamazsınız. ) göreceksiniz, o kadar hızlı çoğalıyorlar, öyle çok oluyor ki scobyleri ne yapacağınızı şaşıyorsunuz. ama onunda bir yolu var; scoby oteli. bunu ileride daha detaylı anlatacağım.

    tüm kombucha yapışlarımızda kullanacağımız malzemeler sadece yararlı bakterilerin çoğalması açısından oldukça temiz bir ortam oluşması ilk kuralımız. bundan dolayı kombucha yapacağınız kabın asla plastik olmaması gerekmektedir. ki bizim sağlımız ve çevre sağlığı açısından olabildiğince kullanmamak en güzeli. bu kap cam, seramik veya yüksek kalite paslanmaz çelik olabilir. diğer ihtiyaç duyacağımız malzemeler ise; tahta karıştırma kaşığı, sıkı dokumadan kumaş örtü veya tülbent.

    ilk tarifimiz scoby olmadan kombucha:
    -2 litre içme suyu
    - yarım su bardağı şeker, pekmez, bal
    - 4 tatlı kaşığı siyah çay
    - 1 bardak hazır kombucha (sadece siyah çaylı)

    suyu, şekeri ve çayı öncelikle bir çelik tencerede kaynatıyoruz. demini veren çayları cam kavanoza süzüyoruz. buradaki ilk sıcaklığın geçmesini bekliyoruz. tabi sabırsız değilseniz biraz daha ılık olabilir. sonrasında 1 bardak hazır kombuchayı ilave ediyoruz. bu bizim ilk maya kültürümüzü elde etmemizi sağlayacak. bu karışımı homojen hale getirmek için karıştırdıktan sonra üzerini bir tülbent ile örtün. bu sayede kombucha hava alacak, ama içerisine istenmeyen maddeler giremeyecektir. bu hali ile karanlık bir ortamda 4 hafta bekletmelisiniz. sonrasında üzerinde katmanlaşmış ilk mayanızı göreceksiniz. 4 haftadan daha fazla bekletmemelisiniz. çünkü genelde küf yapmaya başlama süresinde olmaktadır. üzerinde gördüğünüz ilk scobyi temiz bir kaba aktarıyoruz. tabi yine cam ve seramik bir kaba. ve üzerine de biraz yaptığımız kombuchadan koyarak buzdolabında kapalı bir şekilde muhafaza ediyoruz. ancak bu yaptığımız ilk kombucha çok fazla asidik olduğundan içmek için uygun olmamaktadır. bu yalnızca maya kültürü oluşturmak için yaptığımız bir işlemdi.

    ikinci tarifimiz scoby ile kombucha:
    -3 litre içme suyu
    - 5 tatlı kaşığı siyah çay
    - 1 su bardağı şeker, pekmez, bal
    - scoby
    - 1 su bardağı fermente edilmiş kombucha

    yukarıda olduğu gibi önce çayı, şekeri ve suyu tencereye alıp kaynatıyoruz. sonra cam kavanoza süzüp ilk sıcaklığın yok olmasını bekliyoruz. içerisine scoby ve 1 bardak kombucha ilave edip üzerini tülbent ile örtüyoruz. en az 7 gün karanlık bir yerde bekletiyoruz. bu süreyi 14 güne kadarda çıkartabilirsiniz. denedikçe damak tadınıza en uygun asiditeyi yakalayacaksınızdır. bekleme süresi tamamlanan kombuchanızı yine scoby içerisinden ayrıldıktan sonra buzdolabında bekleterek tüketebilirsiniz. ancak scoby sağlıklı şekilde beslemek için 10 günü geçirmeden kombucha yapılması iyi olacaktır.

    fermantasyondan sonra, kombucha kimyasal bileşenlerin bir kokteylidir. başta asetik asit, glukonik ve glukuronik asit olmak üzere organik asitler, şekerler (sakaroz, glikoz ve fruktoz), suda çözünür vitaminler (b1, b2, b6, b12), lipidler, amino asitler, biyojenik aminler, proteinler, etanol, mineraller (manganez, demir, nikel, bakır, çinko, kobalt, krom), anyonlar (florür, klorür, bromür, iyodür, nitrat, fosfat ve sülfat) içermektedir.

    kombuchayı ilk tükettiğimizde yaşanabilen bazı durumlar, kombuchanın olumsuz etkileri zannedilebilinir. ancak buna "iyileşme krizi" bir diğer ifade ile "detoksifikasyon" denebilir. detoksifikasyon başladığında, kombuchanın yan etkileri olarak adlandırılan iyileşme kriz etkileri başlayabilir. yeni içenlerin her gün sadece ½ çay bardağı kombucha ve bol su ile başlaması ve ardından yavaş yavaş alım miktarını artırması tavsiye edilir. böylelikle vücut yavaş yavaş toksinlerden arınmaya başlayacaktır.

    faydaları:
    -metabolizmayı hızlandırmaya yardımcı : kombucha, mucizevi bir kilo verme içeceği değildir. ancak bazı kombucha türlerinin yeşil çayda bulunan epigallocatechin-3-gallate (egcg) sayesinde, biraz daha hızlı bir metabolizmanın sırrı olabilir.

    -bağırsak sağlığını destekler : potansiyel bir probiyotik kaynağı olduğundan bağırsaktaki iyi bakterileri dengeleme ve bazı gastrointestinal sorunları giderme yeteneğine sahiptir. kombuchanım mikrobiyal bileşenlerini incelediğinde "önemli bir laktobasil popülasyonu" tanımlandı. lactobacillus yaygın bir probiyotik türüdür, bu nedenle kombuchanın sindirim sistemini stabilize etmesi ve enfeksiyonları ve iltihaplanmayı önlemeye yardımcı olduğu belirtilmiştir.

    -kanseri önlemeye yardımcı: yapılan çalışma kombuchanın prostat kanseri hücrelerinin hayatta kalma süresini önemli ölçüde azalttığını göstermektedir.

    - kan şekerini düşürmede yardımcı: insülin direnci veya şeker hastalığı olan kişilerde faydalı olabilir. çay, bir çalışmada daha yüksek tokluk (yemekten sonra) glikoz seviyelerinden sorumlu olan pankreastaki bir protein olan alfa amilazı inhibe ettiği gözlenmiştir.

    -depresyon tedavisinde yardımcı : son on yılda yapılan araştırmalar, bağırsak yolu ile merkezi sinir sistemi arasında "bağırsak-beyin ekseni" olarak adlandırılan geniş bir çift yönlü iletişim ağını ortaya çıkarmıştır. bu alandaki gelişmeler, psikiyatrik bozuklukları mikrobiyomdaki değişikliklerle ilişkilendirerek, onu yeni antidepresan tedaviler için potansiyel bir hedef haline getirmiştir.

    bu yararların yanında pek tabi kombuchanın içerdiği şeker oranına da dikkat edilmelidir. ne kadar az şeker kullanırsak kullanalım kombucha şekerli bir içecektir. unutmayalım ki; amerikan kalp derneği, kadınlar için günde 6 çay kaşığından (25 gram veya 100 kaloriye eşit) fazla şeker tüketmemesini tavsiye ediyor. erkeklere ise günde yaklaşık 9 çay kaşığı (36 g veya 150 kaloriye eşittir).

    kombucha içinde çok az miktarda da olsa alkol üretir ama bu oran taze sıkılmış c vitaminli portakal suyu ile aynı oranlardadır. siyah ve yeşil çay kullanılarak üretilen kombuchadaki alkol oranları aşağıdaki gibidir:
    siyah çay 3 g/l (~0,41 %h/h)
    yeşil çay 2 g/l (~0,26 %h/h)

    kombucha ile ilgili yapılan 310 çalışmanın genel derlemesini de buradan inceleyebilirsiniz.

    son olarak elde ettiğiniz scoby, kombucha yaptıkça öyle bir güçlenecek ve çoğalacak ki en sonunda etrafınızda scoby verecek insan kalmayacak. bundan dolayı ilk çözüm yukarıda bahsettiğim scoby otelidir. bu scobyleriniz için bir saklama yöntemidir.
    scoby oteli yapmak için şunlara sahip olmanız gerekir:

    -saklayacağınız scoby miktarını alacak kadar büyük bir cam kap
    -scobyleri aktif ve canlı tutmak için ekstra kombucha
    -ekstra scobyler

    bu aslında demlemeden sonra scobyi saklama yöntemimiz ile hemen hemen aynıdır. kombuchanızı demlemeyi her bitirdiğinizde ve bir yeni scobyniz olduğunda, scobyi bir veya iki fincan ekstra kombucha ile bir cam kavanoza koyabilirsiniz. her yeni scoby eklediğinizde, tamamının sıvı ile kaplandığından ve kurumadığından emin olmak için biraz kombucha eklemeniz iyi olacaktır. cam kavanozu bir bezle örtün ve elastik bir bant veya bir parça ip ile sabitleyin. serin, karanlık bir yerde bekletin. buzdolabında bekletmek scobydeki tüm bakterileri uyutacağı için bir daha kombucha yapmak için uygun olmayacaklardır.

    hepsi bir kavanozda bulunan birçok scoby ile, tatlı çay ve kombucha, normal bir kombucha demlemesinden çok daha hızlı bir şekilde fermente edilecektir. bu nedenle yapacağımız bakım oldukça önemlidir. zaman içersinde;
    sıvı seviyeleri buharlaşma nedeniyle azalacaktır.
    oteldeki mayalar artacaktır. mayayı gösteren daha fazla kahverengi ipliksi kümeler göreceksiniz.
    üst katmanda daha fazla bebek scoby oluşmaya devam edecektir.

    scoby otel bakımı:
    -her 2 haftada bir, kombucha demlemek için kullandığınız ekstra tatlı çayı bir kenara koyun ve soğuyunca otelinizi doldurmak için kullanın. bu sadece buharlaşmış olabilecek sıvı seviyesini yükseltmekle kalmayacak, aynı zamanda otele bakterileri aktif ve sağlıklı tutmak için taze gıda sağlayacaktır.
    -scoby, kombucha yüzeyinde ne kadar uzun durursa, o kadar kalın bir katman olur, ve çok kalınlaşırsa, taze oksijen alttaki sıvıya ulaşamaz. daha küçük bir boyuta inceltmek veya kırpmak, oksijenin geçişini sağlar. kalın üst tabakayı kaptan çıkarın. ve ikiye bölün.
    -fazla mayayı çıkarmak için her ay tüm oteli temizlemeyi düşünmelisiniz. bunu başka bir kavanoz veya tabağı sterilize ederek yaparsınız, üzerine tüm scobys'leri yerleştirin. daha sonra maya kümelerini çıkaracak bir süzgeç ile tüm sıvıyı süzmek istersiniz. altta sıkışmış olabilecek maya parçalarını veya tortularını çıkarmak için otel kavanozunu yıkayın. ardından, scoby'leri otele geri koyun, süzülmüş sıvının yarısını kavanoza geri koyun ve diğer yarısını biraz taze tatlı çay ile doldurun.

    otel yapmamızın en büyük amacı kombucha yaparken karşılaşacağımız olumsuzluklara karşı yedek tutmaktır. fermente işleminde bir problem olabilir ve scoby artık kullanılamaz hale geldiğinde oteldeki scobylar imdadımıza yetişecektir.

    otel dışında scobylere yapabileceklerimiz:
    - smoothieleriniz için probiyotik desteği olabilir. scobylerden bir parça alıp smootielerinize ekleyin.
    - cildinize maske yapabilirsiniz.
    - kompostunuza ekleyip bitkilerinizi besleyebilirsiniz.

  • eskişehir'de valilik sorumluluğundaki dede korkut parkında yoga yapan kadınlar güvenlik tarafından engellendi. sebep olarak (güvenlik görevlisinin ifadesiyle) bazı vatandaşların cimer'e şikayeti olduğu söylendi. yersen.
    kaynak

    olayı ilk olarak odunpazarı belediye başkanı kazım kurt attığı tepki twiti ile duyurdu.
    ardından büyükşehir belediye başkanı yılmaz büyükerşen de tepki göstererek isteyenlerin şehirdeki tüm parklarda istedikleri gibi yoga yapabileceklerini söyledi.

    bunlar böyledir işte, kendi yaşam şekillerine uymayan her şeyi engellerler sonra da "biz kimsenin yaşam şekline müdahele etmiyoruz" derler. ideolojik alkol zamları, yobazların konser engellemeleri derken parklara kadar indi olmayan(!) müdaheleler. korkutucu olan da şu ki, ses çıkarmadıkça bu müdaheleler artarak devam edecek.

    ------edit:
    parkı yapan türk dünyası vakfından gelen bir açıklama var. kısaca diyor ki "toplu etkinlikler için izin alınması gerekiyor" yersen! parka toplu gitmek de mi izne bağlandı??

    bu açıklamaya ilgili belediye başkanı kazım kurt'un tepkisi: "15 kişinin birlikte yoga yapabilmesi için izin alınması gerekiyormuş. inanılır gibi değil. açıklamayı yapan türk dünyası vakfı şaşırmış anlaşılan. koskoca parkta küçük bir alanda yoga yapanlardan kim rahatsız olur? yasağa kılıf uydurmuşlar."

  • final macının gizli kahramanı degildir direkt vargas'la beraber kahramanıdır. mvp odulunu kırıssalar ayıp olmaz. sırbistan gibi bir takıma karsı %100 ile hucum etmek... tarifsiz ya. ustune blok yapmak, 2 metre boyuyla dublaj yapıp topları yerden kazımak, takımı ateslemek...
    zehra hep cok buyuk bir oyuncuydu, bizim takımımızın da yıldızıydı. acık net soyluyorum takımın en profesyoneli de odur. en kritik anda en dogru anda performansını arttırır. paniklemez, hep sogukkanlidir. bugun macta bacagının ne kadar sarılı oldugunu gordunuz mu? peki hep kronik bir omuz sakatlıgı ile mucadele ettigini, aslında solak oldugunu bunun orta oyuncu icin dezavantaj olmasından dolayı herkesden cok calısıp sahada sag elini kullanmayı sonradan ogrendigini biliyor musunuz?
    zehra'nın bende yeri ozel. asla hicbir seyin ve kisinin golgesinde kalmasına izin vermem :) tebrikler gunes gibi parlak kız. bu turnuvanın da en iyi orta oyuncusu sensin.

  • ali koç'un türk futbolu için ne kadar tehlikeli hale geldiğini gösteren durumdur.

    “ötekinin oğluna laf söyleyince hop oturup hop kalkıyorlar. ismail hoca'nın oğlu bütün gece kusmuş. ailesine de haber vermemiş. ismail hoca tek laf etti mi?" şeklinde açıklamaları olmuş.

    ötekinin oğlu diye bahsettiği kişi, kanser atlatan 14 yaşındaki bir çocuk. kendini haklı çıkarabilmek için konularla alakasız küçük bir çocuğu bile diline dolayabiliyor.

    ali koç'un başkanlığı bırakması hem kendisinin hem de türk futbolunun yararına olacaktır.