hesabın var mı? giriş yap

  • yeni kayıt yaptıran öğrencilerinden birinin babasıyla birlikte rektörle görüşmek istemesi. sebebi sorulduğunda ise babanın "yeni kayıt yaptırdık da. rektörü de bir görelim dedik" şeklinde cevap vermesi.

  • 3 senedir yazar olarak içinde bulunduğum oluşum. çılgınca entry giren birisi olmadım hiçbir zaman. çoğu zaman okumayı tercih ettim. ekşi sözlük sadece yazarları ile ön plana çıksa da, aslında okuyucu çoğu zaman daha önemliydi. çünkü okuyucu olmadığı takdirde entry girmenin manası yoktu. son günlerde farkettim ki artık yazarlar hiç okumuyor, sadece yazıyor. dinlemeden dır dır eden insanlar gibi... okumuyorlar, sadece yazıyorlar.

  • gerizekalı turnusolu.

    3 sene önce hayata gözlerini yummuş ve bugün doğum günü olan arkadaşımın duvarına:

    doum gûnún kutlu,mutlu we umutlu olsun.nice yaşlara...

    doğm gnn ktlu olsn!

    doğum günün kutlu olsun! gelmionmu kız bu taraflara?...

    yazabilen 3 tane gerizekalı var.

    doğumgününü kutladıkları insanın üç sene önce vefat ettiğinden haberleri olmayan, muhtemelen sağ üst köşede doğumgünü uyarısını görmedikleri sürece akıllarına bile gelmeyen bir insanın doğumgününü, sırf iş olsun diye kutlamak, yapmacık temennilerde bulunmak ve bunu yaparkenki samimiyetsizlikleriyle geride kalan sevenlerini ne kadar üzdüklerinin farkında bile olmamak...

    bazıları yaşarken ölmüş aslında, haberleri yok.

  • tık

    "moskova’da sokak köpekleri sabahın erken saatlerinde yaşadıkları varoşlardan yola çıkıyorlar… metroya binip, kolaylıkla yiyecek buldukları şehir merkezine geliyorlar…
    sokak köpeklerinin geceyi geçirdikleri varoş bölgelerine gitmek için metro kullandıklarını farkeden uzmanlar onları incelemiş.
    bu incelemenin sonunda elde ettikleri bulgular onları daha da şaşırtmış. dr. andrei poiarkov gözlemlerini şöyle anlatıyor: 'farkettik ki, köpekler doğru metro durağında inmek için alıştırma yapıyorlar. birbirlerine metroda ne kadar kalmaları gerektiğini öğretiyorlar. bu köpekler için en iyi yiyecek kaynağı şehir merkezinde… o yüzden de yaşadıkları bölge olan varoşlardan şehir merkezine gitmeyi öğrenmeleri gerekiyordu. sabah erken saatlerde metroya binip şehir merkezine gidiyorlar, akşam mesai bitiminde de tekrar metroya binip varoşlara dönüyorlar. insanlardan hiçbir farkları yok.bazen trende uyuyakalıyorlar ve inmeleri gereken durağı kaçırıyorlar… incelememiz sırasında sokak köpeklerinin trafik lambalarına da uygun hareket ettiklerini gördük.'

    tabii, bu arada moskova halkının da bu köpekleri, itip kakmak, şikayet etmek, görevlileri çağırıp barınaklara attırmak yerine, beraberce seyahat etmeleri ciddi bir alkış gerektiriyor."

    haber linki de buldum.
    tık
    edit. linkler yenilendi.

  • ameliyathane örtüleri ve önlüklerinin yeşil renkte olmasının bilimsel bir açıklamasının olması.

    ameliyathane önlüklerinin yeşil (bazende mavi) seçilmesinin nedeni optik ilüzyon etkisi ile açıklanmakta.
    optik ilüzyon genellikle görsel algılamamızdaki yanılmalardan oluşur.

    yapılan testler sonucu uzun süre kırmızı renge bakıp sonrasında başka bir renge baktığımızda görülen rengin yeşil olduğu, bu etki ile kişide baş dönmesi, mide bulantısı veya nesneleri algılayamama gibi belirtiler görüldüğü anlaşılmış.

    bazı ameliyatların saatler sürdüğü düşünülünce sürekli kırmızı kan rengine bakan operatörün başını kaldırdığında (kısa süreli dinlenme ya da neşter alıp verme gibi anlarda ) yukarıda anlatılan belirtilerden daha az etkilenmesi ve ameliyat gidişatının bozulmadan daha uzun süre çalışma imkanı sağlaması açısından örtü ve önlüklerde yeşil rengin kullanılması uygun görülmüş.

    vay babayın kemiğine

    edit: imla.

  • düşünün şu an bu yazıyı okuyorsunuz ama günler öyle ya da böyle geçecek ve hepimiz o yatağa düşeceğiz. (bkz: ölüm döşeği) hiçbirimiz pişman olmak istemez o vakit. işte hazır daha düşmemişken işinize yarıyacak ve hiçbir zaman unutmamanız gereken bir çalışmadan bahsedeceğim. avustralya'da çalışan bir hemşire (bkz: bronnie ware) hastaların ölüm döşeğindeki hallerine tanık olmaktadır. bronnie ware çalıştığı hastanede hastaların son 3 ayını hep birlikte geçirdiği bir hemşiredir. birçok hastanın ölümüne tanık olan hemşire farklı hastaların hayatlarında sürekli aynı şeylerden pişmanlık duyduklarını fark eder. unutmayın ki bu insanların artık ne kaybedeceği ne utanacağı bir şey kalmıştır. ondan dolayı bence bu bilgiler dikkate almamız gereken cinsten. bu pişmanlıklar arasında daha fazla sex veya bungee jumping yok. sırada o en yaygın 5 pişmanlık:
    1.keşke hislerimi söyleyecek cesaretim olsaydı--- evet aşık olup açılmaktan çekindiğiniz insanlar. birçok insan diğer insanlarla iyi geçinmek için hislerini içine atıyor. ve bundan dolayı birçok psikolojik zarar görüyor. yapmayın!!! gidin açılın en azından ilerde ölüm döşeğindeyken keşke ona açılabilseydim pişmanlığını yaşamazsınız. değer mi? bence değer.
    2.keşke başkalarının istediği gibi değil de kendim gibi yaşasaydım---bu şikayet en fazla yapılanmış. insanlar hayatlarını bitirdiklerinde bir bakıyorlar ki arkalarına istediği şeylerin yarısını bile gerçekleştirememişler. ne kadar acı! başkası beğensin diye değil kendiniz istediğiniz için yaşayın.
    3.keşke çok fazla çalışmasaydım---bunu tüm erkek hastalar söylemiş hemşireye. çocuklarının gençliğinde ve eşleriyle, çalışmak yerine daha fazla vakit geçirmek. bu herkesin dediği bir şey olduğundan fazla üstünde durmaya gerek yok. çalısmayı abartmayın ama tembel de olmayın.
    4.keşke arkadaşlarımla bağı koparmasaydım---yıllar geçtikçe arkadaşlar unutuluyor. belki bir zamandan sonra en iyi arkadaşlıklar hiç hatırlanmıyorlar bile. en azından ortaokul, lise arkadaşalarınızı düşünün. arkadaşlıklara yeteri önem vermeyen insanlar ölürken hep arkadaşlarını özlediklerini söylüyorlar.
    5.keşke mutlu olmama izin verseydim---bundan kasıt eski alışkanlıklarınızı değiştirmeyerek mutlu olmanızı engellemeyin. yani değişmekten korkmayın. rahatınızı bozun. eğer bu şekilde mutlu hissetmiyorsanız değişin. mutlu olmanıza izin verin!
    umarım hayatımızda bir şeyleri değiştiririz*
    edit: deneysel bir mevzudan yapılan çıkarım olup olmadığının teyit edilmesi açısından bi kaynak vermek gerekirse hemşirenin blogu: http://bronnieware.com/ bu da avustralya'da satılan kitabı: http://www.booktopia.com.au/…prod9781401940652.html

  • aldigi son güncelleme ile ekranın yarisini reklamla kaplayan uygulama. gece karanlık modda kullanırken yarım sayfa bembeyaz trendyol reklamı gosteren geliştirme ekibini kutluyorum.
    ayrıca çok fazla ayrıcı çizgi eklemişler. her menü yatay çizgi dolu. göz yoruyor.

  • önceleri insanlar emekli olduğunda son aldığı maaşının aşağı yukarı %70'i emekli maaşı olarak bağlanırdı.

    2008 senesinde 5510 sayılı kanun ile emekli olduğumuzda son aldığımız maaşın yaklaşık %30'u bağlanıyor.
    yani somutlaştırırsak;
    2008 sonrası işe girmiş, bugün 7000 tl maaş alan bir beyaz yakalı, şuan emekli olsa agisi falan dahil 2500 lira falan emekli maaşı alacak.

    karşılaştırmak için biraz daha açmak gerekirse;
    öğretmen emeklisi babanız 2008'den önce emekli olduysa; bugün 4000 lira emekli maaşı alıyorken,
    2008 sonrası öğretmen olmuş olan siz, bugün emekli olsanız 2500 lira emekli maaşı alacaksınız.

    2008 sonrası işe girenler henüz emekli olamadığı için birçok kişi sorunun farkında bile değil. bir gecede kendi maaşlarına %70 zam yapanlar, yine bir gecede emekli maaşı kesintisini %30'dan %70'e çıkarabiliyor böyle işte...
    (bkz: yaparsa ak parti yapar)

    mevzunun saçmalığı acilen anayasa mahkemesine kadar taşınmalı.
    hala düzeltilmediği takdirde insan hakları mahkemesi tarafından zaten bozulacaktır.

    şuan sözlükte yazıp çizen, okuyan hemen hemen herkesi ilgilendiren bir durum olması sebebiyle bu başlık altına yazmayı tercih ettim.
    artık ufkunuz iki katına mı çıkar, içinize mi kaçar bilemem.

    25-30 sene sonra fox haber muhaberiyle simit hesabı muhabbeti yapmak istemiyorsanız dillendirip kamuoyu oluşturmak gerekiyor.
    ya da istikramda kaydırmaya devam gençler...
    (bkz: your life your choice)

    debe editi: dururken (bkz: ali tezel) olduk iyi mi *
    üşenmedim saydım 37 mesaj atılmış, daha da ardı gelecek gibi gözüktüğü için ek bilgiler ekleme gereği duydum.
    sık sorulan sorulara cevap niteliğinde olur umarım;
    2008 öncesi işe girdiyseniz saklı seçilmiş falan değilsiniz. hemen sevindirik olmayın.
    kurtarmış olduğunuz bir durum yok.
    örneğin 2005 senesinde işe girdiğiniz hala çalışıyorsunuz;
    2008'e kadar olan 3 senelik dönem eski usulden, sonrası dönem ise yeni usulden değerlendirilir.
    kısacası 2008 öncesi, yani (bkz: kıymetlimiss) öncesi çalışma hayatınız ne kadar fazla ise o kadar kardasınız.
    fark şurdan kaynaklanıyor;
    bakın, noyan abi, bilal'e anlatır gibi anlatmış.
    ''2000 yılı ile 2008 arasındaki çalışma döneminde büyüme hızının tamamı emekli maaşında etkin olurken,
    2008’den sonra büyüme hızının yüzde 30’u dikkat alınmaya başlandı.
    böyle olunca da 2000 öncesi çalışmalar emekli aylığına yüksek yansırken, 2008 sonrası çalışmalar daha düşük yansıyor.
    yani, 2008’den sonra aylık bağlama oranı ciddi düşürüldü, buna paralel emekli maaşları da düştü.''
    kaynak

    kendilerine bir gecede süper emeklilik çıkaran, maaşlarını katmer katmer katlayan eller ile senin, benim emekli maaşıma kadar göz dikip emcükleyen eller aynı.
    sorunu uzakta veya başkasında değil, kendinizde arayın.

  • ufku iki katına çıkarmasa da ilginç bir hikaye : racing club ve 7 ölü kedi hikayesi

    racing club ve independiente ezeli düşman olan iki takım. stadyumları bile birbirinden bir kaç yüz metre uzakta.

    racing club, 1966-1967 sezonunu şampiyon olarak tamamlıyor. yetmiyor dönemin şampiyonlar ligi (o zamanki adıyla şampiyon kulüpler kupası) şampiyonu celtic'i yenerek kıtalar arası şampiyon yani dünyanın en iyisi oluyor. celtic'i yendikten sonra ise önlerinde arjantin şampiyonluğu için en büyük rakipleri independiente ile oynayacakları maç var. bir grup independiente taraftarı ise racing'i durdurabilmek için büyü yapmaya karar veriyor. gizlice racing stadyumuna sızıp 7 ölü kediyi stadyumun farklı yerlerine gömüyor ve independiente, finali kazanarak şampiyon oluyor.

    ölü kedi olayını öğrenen racingliler ise tabi bunu umursamıyor. ancak o günden sonra racing adeta fetret devrine giriyor. 30 küsür yıl boyunca tek bir kupa kazanamıyor, 2. lige düşüp-çıkıyor derken adeta acıların takımına dönüşüyorlar. yıllar süren başarısızlıklar yüzünden zamanla 7 ölü kedi laneti ciddiye alınmak bir tarafa tek sebep olarak görülmeye başlanıyor. sırf bu yüzden stadyumun altını üstüne getiriyorlar ve 6 kediyi bulup çıkartıyorlar. ama 1 tanesini bulamıyorlar. ayrıca binlerce kişi şeytan çıkarma ayini gibi bir şeyler yapıyorlar ama nafile. yine de bellerini doğrultamıyorlar.

    bunun sebebini elbette o kalan 1 ölü kediye bağlıyorlar. 2000 yılında batıl inançları ve takıntıları olan reinaldo merlo teknik direktör oluyor ve yönetimi 7. kediyi bulmak için ikna edince yine kazma kürek stada dalıyorlar. ve en sonunda 7. kediyi buluyorlar.

    o sene racing club yaklaşık 35 yıl sonra arjantin şampiyonu oluyor.

  • 90'ların ortalarında pizza hut tarafından başlatılan furyaydı.
    hatta ilk sınırsız pizza deneyimim 1996 yılının temmuz ayında şimdiki florya flyinn'in yanındaki çarşıda, giriş katındaki pizza hut'da yemiştim.
    hatta çok iyi hatırlarım çok kalabalık olmadığı için biz kalkıp pizza almak yerine garson pizzaları dilim dilim tabağımıza koyardı. bitirdikçe tamamladı.

    2002 yılında ise ataköy atrium'un halen yaşayan efsane pizzacısı olan pizza days'de bu kampanyayı bir kaç yıl gerçekleştirmişti.

    ben sınırsız pizza olayını en son 2010 yılında istiklal'in girişindeki pizza hut'ta yemiştim. ondan sonra sanırım bu kampanyalar kalktı.

    mekana gittiğimizde kar zarar hesabı yapardık. yediğimiz dilimleri sayarak verdiğimiz fiyat normal pizzanın fiyatını geçtiğini anladığımızda içimiz rahat eder ve ondan sonrası keyife girerdi.

    ayrıca bu kampanya şimdi olsa götlü göbekli araplardan, surilerden, afganlardan yer bulamazdık.

  • bir adet şerefsiz, haysiyetsiz, yalancı, hırsız, rüşvetçi, arsız, pisliğin talimatı doğrultusunda btk tarafından uygulandığına emin olduğum engel.