hesabın var mı? giriş yap

  • lisans üstü egitimin 2. basamagi.
    siralama soyledir:
    master
    doktora
    yardımcı doçentlik (bir nevi menopoz gibi birşeydir)
    docentlik
    profesörlük
    ordinaryus profesörlük
    mezar

  • sadece insanlarda görülmüş bir hastalıktır. hemen her hayvanda yapılan incelemelerde, iltihaba rastlanmamıştır. hatta bunu insanın doğaya aykırı olarak iki ayak üzerine kalkmasına da bağlayanlar yok değil.

    edit: 7 yıl önce iltihap yazmasını bilmiyormuşum meğer...

    edit2: 2004 ten 2008 çıkınca 7 kalmadığını da yeni öğrendim.

    edit3 : 2004 ten 2008 çıkmaz.

  • buyuk dramlara sebep olmus bir faciadir. ilk patlama aninda ölen kişi sayısı çok gibi görünmese de (30 civarında) patlamadan sonra (pek de "aciklanamayan" sebeplerden dolayi) iki yil icinde binlerce insan daha olmustur. ancak bu olumlerin kacinin facia ile dogrudan baglantili oldugu arastirilamamistir. tabii bu olumler disinda meydana gelen hasarin veya cevre tahribatinin boyutlarinin belirlenmesi ise ayri bir hikaye.

    ama bence en buyuk dram patlama sonrasi enkaz kaldirma calismalari sirasinda yasanmistir.

    patlamanin ardindan radyoaktif enkaz yaklasik 1.5 km capinda bir alana yayilmis. alinan karar ise bu enkazi tesis icinde toplamak ve butun bir tesisi ozel bir beton ile tamamen ortmek. ayrica radyoaktif cekirdegin altinda da buyuk bir beton yatak olusturulmasina karar verilmis. evet ama radyoaktif enkaz nasil tasinacak? cekirdegin altina beton nasil dokulecek? gerekli ekipman ve zaman yok? ve butun isin 15 gun icinde tamalanilmasi dusunuluyor.

    enkazi tesis icine tasimak ve de radyoaktif cekirdegin altini beton ile kapatmak icin itfaiyecilerle birlikte askerlerin kullanilmasina karar verilmis ve 1500 kadar asker kullanilmis. (kac itfaiyeci kullanilmis bilmiyorum) basit bir gaz maskesi, eldiven ve cizme disinda bir koruma ekipmani kullanmayan asker ve de siviller bolgede calismaya baslamislar. bir askerin (veya sivilin) gunde en fazla 3 dakika calismasina izin veriliyormus. ama bu sure icinde alinan radyasyon miktari bile omur boyu alinabilecek radyasyon esiginin uzerindeymis. ve adamlar orada 15 gun boyunca calismislar. evet calismalar planlandigi gibi 15 gun icinde bitirilmis. butun radyoaktif moloz tesis icine tasinmis ve tesis beton bir zirh ile tamamen kapatilmis. ayrica radyoaktif cekirdeginin alti da (acilan tuneller sayesinde) beton ile doldurulmus.

    peki bu radyoaktif enkaz kaldirma isinde calisan askerlere (ve de sivillere) ne olmus?

    bu temizlik calismalarina katilan askerlerin buyuk bir kismi ise -ki hepsi 20'li yaslarda saglikli insanlar- bir yil icinde olmusler. (bu sayi (asker+sivil) kimi kaynaklara gore 4000 civarinda.)

    gercekten buyuk bir dram. bile bile olume gitmisler. ama birilerinin de bu isi yapmasi gerekiyordu. evet saniyorum savasarak olmeseler bile, gene de ulkelerindeki insanlari korumak adina olume gitmisler.

  • "kâfirle dostluk etmek ya da herhangi bir şekilde iletişim kurmak... islâmiyette hiçbir şekil ve koşulda yeri olmayan vaziyet."

    ulan hıyar, ateistlerin okuyacağı yerde yazma o zaman. ne iletişim kuruyorsun?

  • şu dakikalarda kendisine yapılan protesto ve istifa çağrılarının sosyal medyaya yansımaması için üniversitenin internetini kesen bir rektöre sahip üniversite.

    bu tip rektörleri komik buluyorum. yahu sen interneti kessen ne olacak , kesmesen ne olacak be adam. 3g denen bir şey var yahu. ilkokul talebesi misin be adam?

  • hafıza ustaları.

    örneğin elektrik mühendislerinin dehası nicola tesla, hayatı boyunca çok az şeyi not etmiştir. fotoğrafik hafızaya sahip tesla, laboratuvarı 1885 yılında yandıktan sonra bir çok çalışmasını tekrar oluşturup kaldığı yerden devam edebilmiştir.

    bir başka manyak ise amerika'nın 26. başkanı theodore roosevelt. bir günde bir kaç kitap okuyup en ufak detayları dahi hatırlayabilmekteymiş haspam. 2 farklı sekreterine farklı iki konu üzerine rapor yazdırırken aynı zamanda hiç duraksamadan kitap okuyabilen bir adammış.

    ünlü piyanist ve besteci sergei rachmaninov ise notaları çok çok kısa süre içerisinde ezberine alabilme yeteneğine sahipti. çok karmaşık notaları belki de normal bir insanın ayları bulacak ezberleme süresi rachmaninov için sadece bir kaç günle sınırlı idi.

    bir başkası ise hepimizin bildiği kim peek. tanıdık gelmedi mi? dustin hoffman desem? yağmur adam desem? evet o filme esin kaynağı olan kişidir peek. öyle bir hafıza yeteneği vardı ki, hayatı boyunca okuduğu 9 binden fazla kitabı ezbere bilmekte idi. üstelik bu kitapları aynı anda iki sayfayı okurken ezberlerdi. birini sol gözü diğerini sağ gözü ile desem" yoh artık!" dersiniz ama gerçek bu.(ben de dedim. o ne lan bukalemun gibi?)

    400 yılı aşkın süreden bu yana italyan olmayan ilk papa olan polonyalı papa 2. john paul( evet ağca'nın vurmaya çalıştığı) ise yarı fotoğrafik hafızaya sahipti. küçümsemeyin, 21 dil ve 100 kadar lehçeyi bilmek kolay değil. yarı marı idare edecen artık.

    filipinlerin tartışmalı başkanlarından ferdinand marcos ise daha değişik. sayfalarca uzunluktaki yazıları, konuşmaları hafızaya almak konusunda uzman birisi. 1935 yılında yazılan filipinler anayasasını düz veya tersten harfi harfine duraksamadan ezbere okuyabilmekte ve saatler sürecek bir konuşmasının metinlerini sadece bir defa göz gezdirerek ezberleyebilmekte idi. neye yaradı? öldü gitti o da.

    bir de gezegende sadece 12 kişide olan bir özellik olan hipertimezi yani "ultra mega über süpersonik otobiyografik hafıza" sahibi insanlar var. misal bunlardan birisi marilu henner, hayatındaki her detayı, günü saati dakikasına kadar hatırlayan ve hala normal boyutlarda bir kafaya sahip olan birisi. ben de bu özellik olsa herhalde bedenimden büyük kafam olurdu, kan lazım kan o kadar çalışan beyine!

    ha bir de 25 bin kişilik ordusundaki herkesi birebir tanıyan julius caesar var. böyle komutan düşman başına mı desem ne desem
    - şş sezar geliyo lan. dikkaaaat!
    - hey sen! gonyalının yanındaki. hey alex sana diyorum. sakal yakışmamış, bıyık daha iyi duruyordu sende, hemen kez sakali!
    -?!!
    - gonyalı. kaç kere diyeceğim sana, ivan ile takılma, adam hırhız ruhlu. benden söylemesi.
    - ?!!

    ve geldik bu hafıza olaylarının ağababasına. pek adını duymamış olabilirsiniz ama napoleon bonaparte sayısız rakam, insan, harita, detay ve askeri hareketleri mükemmele yakın hatırlamasıyla meşhurdu. bu özelliğini düşmanının sonraki hamlelerini tahmin etme ve bu ihtimaller üzerinden çok karışık, detaylı ve hızlı bir şekilde strateji ve emirler geliştirme yolunda başarı ile kullanmıştır.

    ben daha bu entride ilk yazdığım adamı hatırlamıyorum adamlara bak amk! hah ilk yazdığım adam tesla imiş, yukarı baktım. tesla iyidir, candır.

    ediyşın: candyline'e uyarı için teşekkür.
    400 yıldan bu yana ilk italyan olmayan papa olarak düzelttim papayı(cümleye bak amk!

  • ışığın itme kuvveti olduğu.

    tabi çok fazla değil. örneğin güneşli bir günde istanbul 25 kg daha ağır oluyor. güneş ışıkları kilometrekareye 5 gram kadar itme kuvveti uyguluyor. bu kuvvet atmosfere takılmayınca daha fazla oluyor.

    - e iyi napalım bu bilgiyi?

    biz bir şey yapmayalım ama örneğin nasa, mars'a araç yollarken bu kuvveti dikkate almak zorunda. bu kuvvet dikkate alınmazsa, gönderilen araç istenilen noktadan 1000 km uzağa düşecek. mars'ın yarıcapının 6700 km olduğu düşünülürse, çok rahat ıskalamaya bile yol açabilir.

    adamlar nelerle uğraşıyor, bizde hala diyanet fetva falan veriyor, onları tartışıyoruz

  • -bir şeyin imkânsız olduğuna inanırsanız, aklınız bunun neden imkânsız olduğunu ispatlamak üzere çalışmaya başlar. ama bir şeyi yapabileceğinize inandığınızda, gerçekten inandığınızda, aklınız onu yapmak üzere çözümü bulmanıza yardım etmek için çalışmaya başlar.

    dr. david j. schwartz

  • sizin alacağınız önlemlerin allah belasını versin. 5 saniye süren 5.7 şiddetinde bi deprem oldu, ne internet çalışıyor, ne telefonlar.

  • tekrarlıyorum, idlip operasyonunda sınırımızdan dışarı çıkmadan sadece fotoğraf çekmiştir.

    tüm operasyonu, rus hava savunma sistemini vura tai’nin anka sihası ve anka tarafından atılan roketsan’ın mühimmatları başarmıştır.

    bunu açıklayacak yiğit yoktur meydanda.

    tai’nin altın çocuklarının başarısına çökmüşlerdir. bugünkü tüm paylaşımları bu algıyı yönetmek içindir.

    medyada iç güvenlikte bayraktar yaptığı zaman bayraktar, anka yaptığı zaman siha diye jenerik isimle anılır.

    bu ortam yüzünden 2018’de 99 roketsan mühendisi hollandaya göçtü.

    edit: 99 tane roketsan mühendisi kıl bir yazarın uyarısıyla 99 roketsan mühendisi olarak değiştirildi. tane insanlar için kullanılmazmış türkçe dilbilgisine göre.

  • sene 2008. ece temelkuran milliyet'te bir yazı kaleme alır. yazının başlığı: hakikat gecesi. yazıda anlatılan şudur. açık toplum vakfı bir araştırma yapar. araştırmayı boğaziçi'nden binnaz toprak ve diğer boğaziçi akademisyenleri yürütür. araştırmadan çıkan sonuç anadolu'da ciddi muhafazakarlığın olduğu, gülen cemaatinin insanların özgürlüklerini baskıladığı, anadolu'da moderniteyi ayakta tutan şeyin laik kemalizm olduğudur. 2 sene sonra 'yetmez ama evet' diyecek boğaziçi akademisyenleri, laik kemalizmin kurtuluş olduğu sonucuna inanmak istemez ve araştırmayı bastıralım mı, saklayalım mı tartışmaları başlar...

    bir grup akademisyen araştırmada hata olmadığını, diğer grup akademisyen ise araştırmada hata olduğunu ileri sürer. işte boğaziçi akademisyenleri, boğaziçi'nin başına gelecekleri, o bastırmaktan imtina ettikleri araştırmada kendileri bulmuştu. ama anlamaya kafaları basmadı.

    boğaziçi akademisyenlerinin önceliği cumhuriyetin altının oyulmasıydı. başardılar. bir kabile olarak kabilecilikte yükseldiler. şimdi başka bir kabile tarafından yıkılıyorlar. ancak bu akademisyenlerin kafalarının basmadığı bir şey daha vardı. o da şuydu; boğaziçi tek başına var olan bir kurum değildi. cumhuriyetle ayakta duruyordu. cumhuriyet (birinci olan) varsa boğaziçi vardı. cumhuriyet yoksa boğaziçi de yoktu. artık özlemini çektikleri ikinci cumhuriyet var. bunun sonucunda da yıkılıyor ve ağlıyorlar. her kafası basmayan gibi zor yoldan öğrendiler.

    zaman ve taraf'ta cumhuriyet ve laiklik aleyhine yazılar yazanlar boğaziçi'nin bölüm başkanlarıydı, kürsü sahipleriydi. üniversite hepsine makam vermişti. onun için bu 3-5 liberalin işidir masalının artık son bulması gerekiyor. bu boğaziçi'nin kurumsal bir tercihiydi. atanmış rektör full intihalli teziyle boğaziçi'nden iki diploma aldı. davası nerede? intihalli tezi onaylayan hocalar daha başka kimlere havadan diploma verdiler ki dava açmadılar. bu havadan diploma verilenlerden biri de eski merkez bankası başkanıydı. okul iddialara yanıt bile vermedi. öyle bir sahtecilik işiydi ki tcmb sitesinden ilgili başkanın cv'sini kaldırmak zorunda kaldı.

    yazının başlığını ben açtım. açtığımda yazı internet sitesinde görülebiliyordu. artık yazıya ulaşılamıyor. belki de boğaziçi akademisyenleri kaldırmıştır. tıpkı radikal, zaman, taraf yazılarını kaldırdıkları gibi...
    yazının bir web sitesinde arşivlenmiş hali için: link

    (bkz: hakikat gecesi)
    (bkz: şerif mardin/@ffemmefatalee)

    t: türkiye'nin en güzel manzaralı medresesi.

    debe edit: bu yazı önemli. daha çok kişiye ulaşması için buradan paylaşıyorum. (bkz: #159852258)

  • neden bazı saat dilimleri bir saat yerine 30 dakika eksik?

    ideal olarak, zaman dilimleri dünya yüzeyinin 15 derece boylam genişliğinde aynı zamanı koruyan dilimleri olacaktır. ancak, bazı ülkeler ve ülkelerin bazı bölümleri belirli bir zaman dilimi içinde olmanın tercih edilmeyeceğine karar vermiş ve 30 dakikalık hatta 45 dakikalık uzaklıkları seçmişlerdir. neden mi?

    zaman dilimlerinden önce işlerin nasıl yürüdüğünü düşünün: şehirler zamanı güneş'e göre tutuyordu, bu da 1 derece boylam aralığındaki şehirlerin saatlerinin 4 dakika farklı olduğu anlamına geliyordu. eğer bir saat dilimi 15 derece boylam genişliğindeyse, o zaman dilimin kenarındaki yerlerin güneş saati, dilimin merkezindeki yerlerden 30 dakika farklı olacaktır.

    örneğin, kanada'nın newfoundland adası, ingiltere'nin greenwich kentinde 0 derece boylamda bulunan utc'den (koordineli evrensel zaman) 4 saat geride bir zaman diliminde yer alır. ancak newfoundland utc'nin 3,5 saat gerisindedir. zaman dilimleri 19. yüzyılın sonlarında kullanılmaya başlandığında, newfoundlandlılar 30 dakikalık kaymayı seçtiler çünkü bu, çoğu newfoundlandlının yaşadığı şehir olan st. (john's 52,7 derece batı boylamındadır ve utc'nin batısındaki 3,5 saatlik güneş zamanı 52,5 derece boylamdadır).

    başkentleri tahran ve kabil'in sırasıyla utc'nin 3,5 ve 4,5 saat doğusunda yer aldığı iran ve afganistan'da da benzer durumlar yaşanmıştır. nepal'in başkenti katmandu, utc'nin yaklaşık 5 saat 45 dakika doğusunda yer almaktadır, bu nedenle nepal kendi zaman dilimi için bu zamanı seçmiştir. hindistan'ın utc'den 5,5 saat ileride olan tek bir zaman dilimi vardır. bu, ingiliz yönetimi altında hindistan için merkezi meridyen olarak seçilen prayagraj'daki (allahabad) zamana karşılık gelir.