hesabın var mı? giriş yap

  • taraftari,ozhan canaydin anisina yapilan saygi durusunda alkislamistir, bu yuzden elestirilmektedir.

    sanki elestirenler, lisedeyken, saygi duruslarinda "pipih pipih" diye alttan alttan gulmedi. adamlar ezeli rakibinin baskanini, alkisliyor. protesto etmek, alay etmek,olumunu kutlamak, farkli olmak amaciyla degil, can-i gonulden alkisliyor.

    ben de galatasarayliyim. cogunuzdan da fazla galatasarayliyim.

    ezeli rakibinin eski baskaninin vefati uzerine,tesislerinde ve lokallerinde bayraklarini yariya indiren, taraftari bassagligi pankartlari acan ve mac oncesi alkislayan bu kulubun yoneticilerine ve taraftarina tesekkur ediyorum.

    28 mart'ta da bu inceligin karsiligini vermemiz gerektigini dusunuyorum.

  • fenerbahçe takımı* şampiyonlar ligi maçı için sevilla'ya gidiyor, kameralar da uçakta. kamera sağa dönüyor, deivid almış yanına vederson'u milletle uğraşıp muzurluk yapıyor, arkaya dönüyor selçukla uğur türkü falan söylüyor, yanlarında kezman yine depresyonda pencereden bakıp memleketini düşünüyor, kazım her zamanki gibi izole olmuş psp'de maç çeviriyor. sonra objektif birden alex'e dönüyor, profesör geçmiş bi kenara takmış gözlükleri dostoyevski okuyor. işte bu adam böyle olduğu için alex de souza.

  • fenerbahçe'ye geldiginde toy bir üniversite ogrencisiyken su anda evli barkı işinde gücünde çocuklu çocuklu bir adamım lan ben. nasıl 3 dakikada yollarsınız lan bu adamı! amlarına koyayım ben onların.

  • tazmanya canavarlarının popülasyonun büyük kısmının ölümüne sebep olan etkidir. devil facial tumour hastalığı, bilinen tek bulaşıcı kanser tipidir. bu tümör, tahminen 1966 yılında bir tazmanya canavarında mutasyon sonucu meydana gelmiş ve başlıca ısırma yolu ile diğer hayvanlara bulaşmıştır. bu hayvanlar, sınırlı bir alanda (adada) yaşadıkları ve sonuçta genetik çeşitlilikleri çok az (benzerlikleri çok fazla) olduğu için, tümör hücreleri tazmanya canavarının vücudu tarafında yabancı olarak kabul edilmemişler, savunma sistemi harekete geçmemiştir. bu hastalık sadece tazmanya canavarlarını etkilemiş, en yakın akraba türlerde bile etkili olamamıştır.

  • biz bu takımlara olan sevgimizi metin oktay'dan, lefter'den, baba hakkı'dan aldık. çocukluğumuzda sokak aralarında top oynarken, sert bir şut çekip gol atınca "hamiiii" diye; frikikten gol atınca "prekaziiiii" diye; çalım atıp da gol attığımızda "rıdvaaan" diye; gol kurtardığımızda "schumacher" diye sevinç naraları attık. hangi takımı tuttuğumuzun önemi yoktu. sonraları hayatlarımıza aziz yıldırım'lar, ünal aysal'lar, demirören'ler, hacıosmanoğulları, melo'lar, emre'ler, volkanlar girdi. futbol bütün masumiyetini kaybetti. şu geldiğimiz hale bakın. bu durumdan memnun olup da hala futboldan zevk alan varsa gölge etmesinler başka ihsan istemem.

  • kötü bir yöneticidir ama yazma sebebim bu değil. bu arkadaşı savunan sözlükte bir tane yazar var baktım bu başlıkta elliden fazla entrysi var adamın. sürekli savunmuş sürekli savunmuş hep de dikkatimi çekiyor. lan diyorum bu nasıl galatasaraylı. bugün öğrendim ki adam fenerliymiş. o an aydınlandım amk.

  • adamlar barcelona'daki euroleague merkezinde bulunan toplantı salonlarından birisine zeljko obradovic adını vermişler ama gel gör ki; oturduğu evin kapı zilinde hala babasının adı yazan gençler bu insana loser demekteler.
    keşke bu adam gibi kaybetsem hep.

  • 1919 kasım'ı ile 1920 arasında bilhassa bursa, biga, susurluk, karacabey, kirmasti, düzce gibi güney marmara şehirlerinde adının anılmadığı tek bir gün olmasa gerek. dini söylemleri milliyetçilikle harmanlayarak yaptığı demagojilerle popülist söylemlerle, acımasızlığıyla, güç dengelerini kendisi lehine döndürme becerisiyle falan müthiş güçlü ve etkili biri. birazcık üzerinde durulmayı hakediyor:

    kızkardeşi abdülhamit'le evlenince biga'da konak tahsisi, konağında yarış atları koleksiyonu, jandarma teşkilatında makam kapması, padişahtan pahalı hediyeler derken 1909'da abdülhamit, ittihat ve terakki tarafından alaşağı edilir ve anzavur hemen selamı sabahı keser padişahla ve muhitiyle. itc iktidarıyla hemen oraya yanlar ve teşkilat-ı mahsusa'da müfettişlik kapar.
    sonrasında ise giderek güçlenir ve 1919'da izmit mutasarrıflığı'na atanır. tabi bu sırada yunan işgaline karşı kuva-yı milliyeciler türlü çabalar içindedir. müdafaa-ı hukuk, reddi ilhak falan kurulur. fakat ahmet anzavur işgale yönelik bu ayaklanmaların aslında halifeye ve devlete karşı bir kalkışma niyeti taşıdığını ve padişaha bir darbe teşebbüsü olduğunu vazeder. hatta kuva-yi milliye'nin kurucu ve yöneticilerini "masum milletin kanının heder ve hanumanını tahribe kıyamla" zenginleşen ittihatçılarla aynı kişiler olduğunu vurgular.
    anzavur hayli güçlü olduğundan, kuva-yi milliyeciler uzlaşmayı dener ve kazım özalp ile köprülülü hamdi bey'i aracı koyarak anzavur'u kendi yanlarına çekmeye çalışırlar, fakat başaramazlar. bunun üzerine çanak çömlek patlar. bursa, karacabey, gönen, manyas gibi yerlerdeki çerkesler, arnavutlar, çetmiler anzavur'a destek verir ve tabi kuva-yı milliyecileri bir telaş alır. özellikle çerkes ve arnavutların osmanlının paramiliter ve çeteci unsurları olduğu düşünüldüğünde kuvvacıların korkusuna hak vermemek elde değil.
    bunun üzerine bursa bölgesinin kuva-yı milliye komutanı ve kendisi de bir çerkes olan bekir sami günsav, karacabey ve kırmasti ahalisine şöyle seslenir:
    "kuva-yı milliye, sadece ve sadece bağımsız bir türkiye davasının peşindedir. din ve mukaddesatı uğruna kafkasya'yı terkedip geldiklerinde çerkeslere osmanlı'nın hüsnü kabul gösterdiğini, bu nedenle de müteşekkir olduğumuzu, çerkes milli tarihine yakışmayacak davranışlara itibar edilmemesi gerektiğini anlattım. ben de şu anda bir osmanlı tümen komutanıyım. ama sizlere bu sıfattan ziyade, milliyetini seven bir çerkes, bir ırkdaş ve dindaş olarak rica ediyorum. devlet aleyhine olaylara katılıp yağmacılık, hırsızlık ve benzeri kötü eylemlere kalkışmayın. kuva-yı milliyeyi destekleyiniz dedim. bunca konuşmamı dikkatle dinleyen çerkes beyleri üzüntülü bir şekilde hak ve söz verdiler. bundan sonrası için cahil insanlarımızın, ırkdaşlarımızın satılmış bir adama* alet olmaması için etkili ikazlarınızı ve gayretlerinizi arz ederim."*

    ryan gingeras'ın* farkettiği üzere bekir sami'nin bu konuşmasında önemli bir çelişki var: bekir sami'nin konuşmasında bahsettiği 19. yüzyılın sonlarında çerkeslere kapı açan osmanlı'nın yasal temsilcisi ahmet anzavur'dur. kendisi ise osmanlı'ya karşı ayaklanmış bir kuvvacı. neyse geçelim bunları ve büyük güne gelelim. tarihler 15 kasım 1919'u göstermektedir. yer balıkesir ilinin susurluk ilçesine bağlı bir köy olan demirkapı köyü. ahmet anzavur'a bağlı kuva-yı muhammediye ile kuva-yı milliye arasında başlayan demirkapı muharebesi iki gün sürer. anzavurcular ağır kayıplar vererek çekilmeye başlarlar. peşlerinde ise köprülülü hamdi bey, çerkes ethem'e bağlı suvariler, kara hasan'ın pomakları. ortalık o kadar karışır ki manyas, gönen, biga, karacabey, susurluk ve çevresi çatışma alanına döner iki hafta boyunca. kış gelir ancak halen bir netice alınamamıştır. bunun üzerine taktik çabalara girişilir ve ahmet anzavur, mustafa kemal'in nutuk'ta bir belge diye nitelediği bir mektup kaleme alır pomakların lideri kara hasan'a hitaben, 31 aralık 1919'da:
    "mükemmel güvenliğin bulunduğu yerde islâm'ın adaleti bulunduğu için düzenin, devletin ve milletin en önemli görevi olduğu herkesçe bilinir... [tanınmamış bir büyüğümüz olan koca süleyman] günahkâr ittihadcılarla özgür masonların* islâmî hükümete son on yılda yağma ve eşkiyalığı getiren kişiler olduğunu belirtir. bu insanları lanetler. bu durumu şiddetle etkilemişler, size [dahi] eşkıya demişlerdir...şehitlerin çocukları ve kadınları ot ve toprak yiyip açlıktan ölürken [ittihadcılar] evlerinin resmî mülkiyetini edindi. askerî kurumlardaki vatan hainleri helva ve kuzu eti yerken, musevi nesim ve diğerlerinden rüşvet olarak evler alıyorlardı... allah'a karşı sorumlu olmaları nedeniyle günde beş defa dua eden bu insaların tümünü yargılamak isterdim. müftüye müracaat ediniz ve doğru fetvayı alınız. bu serkeş müslümanlardan birine bile yardım etmeyiniz. size soruyorum: peygamber'in engin huzurunun dinî kutsiyetini ve müslümanların dua ettiği kâbe'yi inkâr eden kimdir? müslüman çocukları çanakkale boğazı'nda denize döken kimdir? bu çocukları kafkas dağlarında, arabistan çöllerinde, iran'da, yanya'da ve romanya dağlarında öldüren kimdir? bu kişiler bugün yüz bin müsüman kadın ve genç kıza istanbul'da belge veren ve onları fahişe yapan özgür masonlar değil mi? hâlen, müslüman kardeşlerimizi savunabilecek muhammed'in partisi'nden başka parti kâti suretle olmayabilir... halifeyi ve müslüman devleti lekeleyen bu namert kişilerin peşinde olacağım. hükümetin koruyucusu ve şeriatımız hükümlerine uygun bir kuş olacağım."*

    görüldüğü üzere ahmet anzavur, padişahın ve de halifenin bir adamı olarak -bugün bile bize gayet tanıdık gelen- antisemitist, popülist dinî bir retorik kullanarak din elden gidiyor, koş ey ehl-i vatan, vur gavura diyor. kuva-yı milliyeciler bu propagandaya kapılma ihtimali olan kara hasan ve çetesini köprülülü hamdi bey aracılığıyla biga'da tutuklarlar ve böylece büyük bir hata yaparlar: daha önce birbirleriyle kanlı bıçaklı olan pomaklar ve çerkesler kuvvacılara karşı birleşip ahmet anzavur'a yanaşırlar.
    demirkapı muharebesi'nin ikinci raundu bu sefer biga'da patlak verir. tarih, 16 şubat 1920'dir. tanıkların anlattığına göre o gün her cins giyimli adamlar, göçmenler, pomaklar, çerkesler ve köylülerden oluşan 200 silahlı adam ile 2000 değnekli, baltalı, kürekli adam biga'yı zapteder. o sırada biga jandarma binasında olan köprülülü hamdi bey, ikinci komutan kani bey'e hapishane'ye gidip kara hasan'ı öldürme emri verir ve kani bey emri yerine getirir. pomak milis lideri kara hasan'ın öldürüldüğünü duyan silahlı adamlar evini basarak kani beyi öldürler.
    peki köprülü nerdedir? köprülü, yardım istemek amacıyla yenice'ye doğru kaçmaya başlar ama pomaklar'a yakalanır. ellerini ayaklarını bağlayıp sopayla acımasızca döverler ve boynunu kırarak öldürürler. hatta pomakların lideri gavur imam fevzi, köprülülü hamdi'nin halkın kafasını koparmaya yeltendiğini oysa kafası koparılanın o olduğunu söyler.
    bunun ardından ahmet anzavur ve etrafındaki binlerce adamın biga'daki etkinliği daha da artar. kuvvacılar biga'yı almak için 500 adamla saldıra geçer ancak çerkes ve pomaklardan oluşan isyancılar "kuva-yı milliyecileri istemeyizzz" diyerek saldırıyı püskürtürler. bu ikinci yenilginin ardından kuvvacılar yanında savaşanlar topluca firar etmeye başlarlar. firarların bir kısım nedeni, askerlerin kendi hemşehrilerine ve halka ateş edemeyeceklerini söylemesidir. gerçekten de esasında birbiriyle savaşanlar aynı toprağın insanlarıdır. fakat tarihin öyle ilginç bir dönemi ki gramsci'nin lafıyla, eskinin ölmekte olduğun ama yeni henüz doğmadığı bir aşamadır.
    anzavur ve gavur imam fevzi, biga'nın ardından gönen, bandırma, karacabey ve kırmasti'de de çatışmalara girer. tarih nisan 1920'dir. anzavur'a bağlı güçlerin balıkesir, edremit ve bursa'yı alma ihtimali, kuva-yi milliye'nin sonu anlamına geleceğinden anzavur'u durdurma kapasitesi olan çerkes ethem acilen imdada çağrılır. ege cephesindeki 2000 adamın kendisine verildiği çerkes ethem, anzavur'u susurluk'un şimdilerde mahalle olan yahyaköy köyünde ağır bir yenilgiye uğratır. arkasından bandırma'yı isyancılardan temizler ve kuva-yi muhammediye'nin çöküşü başlar. çok geçmeden ahmet anzavur nisan 1920'nin son günlerinde karabiga'dan bir ingiliz gemisine binerek istanbul'a döner ve kendisine bağlı kuvvetler de çil yavrusu gibi dağılır. çerkes ethem, kardeşleri çerkes reşit ve çerkes tevfik başlarlar temizliğe. köprülülü hamdi beyin öldürülmesine karışanlar başta olmak üzere biga isyanının liderlerinin tamamını asarlar. lapseki, kırmasti, gönen, manyas ve civar yörelerde anzavur'la beraber hareket edenler infaz edilir, sürülür, mallarına el konur. fakat çerkes kardeşler kantarın topuzunu kaçırırlar ve işi katliama kadar götürürler.
    derken1. düzce ayaklanması (13-nisan-31 mayis 1920) nedeniyle süleyman şefik paşa ve anzavur paşa (evet artık paşa olmuştur) komutasındaki kuva-yı inzibatiye ile kuva-yı milliye arasındaki uzun süren çarpışmalar sonucunda anzavur bir kez daha yenilerek bacağı kırık halde istanbul'a döner. 1921'in mayıs ayında karabiga civarlarında arnavut rahman'ın adamları tarafından kellesi uçurulur. biga'nın cihadiye köyünde bulunan mezar taşında şunlar yazılıymış:
    "din, millet ve memleket uğrunda cansiperane çalışırken kuvayi milliye tarafından, bir sureti gaddaranede şehit edilerek milletin kalbinde unutulmaz bir yara bırakan kuvayi muhammediye kumandanı izzetlû anzavur paşa hazretlerinin ruhuna elfatiha"
    ölümünün ardından mezarı, hastalıklarına şifa arayan çerkesler tarafından adeta bir türbeye, bir yatıra döndürülmüş. kurtuluş savaşının bitmesiyle ise bir subay tarafından mezar kitabesi tahrip edilmiş. mezarının son hali şu şekilde.

    * ryan gingeras, dertli sahiller - şiddet, etnisite ve osmanlı imparatorluğu'nun sonu, 1912-1923, çev. melike neva şellaki, tarih vakfı yurt yayınları, 2015, istanbul, s. 167-168.