hesabın var mı? giriş yap

  • kendisine, annesine, kız kardeşine yapılan haksız saldırı ve suçlamalara dayanamayıp son çare bunları yapan polis kılığındaki heriflere karşı koymayı seçen avustralya'nın efsane adamı.

    filmi de var, güzel bir film, çekimleri ned kelly'nin memleketi victoria'da yapılacak kadar da ayrıntıları düşünülmüş hem. lakin belirtmekte fayda var, ned kelly eşkiya falan değildir. zavallı adam hayatta olup kendisi hakkında dağa çıkmış militan benzetmelerini duysa bir de onlara karşı zırhlanırdı heralde, peh. kemikleri sızlıyordur şimdi.

  • - biz ne yapıyoruz?
    - 69
    - peki kamerayı tutan arkadaş ne çekiyor?
    - 31
    - topla 69 ile 31'i kaç yapar, 100 yapar! 100'ü olanın yüzsüzlüğü olur mu?
    - ben gidiyorum artık dayanamayacağım

  • hiç kimsenin önünde iliklemesinler diye hakimlerin ve avukatların giydikleri cübbelerin düğmesiz olması.

    son zamanlarda tayyip'in bu konudaki hazımsızlığını görünce ufkum 8 bin kat arttı.

    edit:beltedmanatee hatırlattı, rüşvet almasınlar diye cübbelerin cepleri de olmuyormuş.

    gidişata bakılırsa yakında cübbeler hem düğmeli hem de cepli olacak.

    edit: imla.

    bir yıl sonra edit: şaşırmadım! aynen öyle oldu. iyi uykular türkiye.

  • yağmacılardan ufak bir kesit.

    "ama ama ama onlar savaştan kaçtı" u savaştan kaçtı diye yağmacılık mı yapmaları gerekiyor? ulan aralarında kazık kadar adamlar var, sırıta sırıta çalıyor bir de eleman es kaza karşı çıksa ağzını burnunu kıracaklar.

    edit:
    ve evet açlıktan ölsem de ne kimsenin malına, ne de namusuna diş bilemem, o sizin gibilerin sarıldığı yegane dal maalesef. sanki hepimiz bir elimiz yağda bir elimiz balda yaşıyoruz. adamlar verilen yemeği beğenmeyip para istiyor diyoruz hala açlık diyor.
    adamları başıboş it gibi sokağa salıp başınızın çaresine bakın demek hümanizm olmuyor. mülteci veya sığınmacı kabul etmenin bir adabı vardır, ülkemizde mevcut yapılan şeyler mültecilere yardım etmek değil, ülkenin içine sıçmak oluyor.

    çocuğunu saç kurutma makinesiyle ısıtmaya çalışan anneyi hatırladın mı?* ya da açlıktan ölen kübra bebeği* ya da van'da çocuğunun ölüsünü köyden sırtında çuvalla taşıyan babayı?* hatırlamazsın tabii.

  • ''kahve içmeden önümü bile göremiyorum abi''

    ''yine ders çalışıcam diye masanın başına geçtim ve sızdım, en iyisi bi filtre kahve yapayım''

    ''lan oğlum ikimizde esneyip duruyoruz git şuradan iki kahve al da gel''

    gün içerisinde bu tarz konuşmaları elbette çokça kez yaşıyorsunuzdur. kahve içmeden işine, gücüne odaklanamayan, uykusu açılmayan beyaz yakalı, memur kesimi, masabaşı çalışanları ve öğrenci toplulukları. peki bu kahvede ki sihirli madde nasıl oluyor da alındıktan sonra bilincimizi açıyor?

    kahvenin içerisinde hepinizin de bildiği gibi yüksek sayılabilecek oranda kafein etken maddesi mevcut. kafein moleküler olarak ele alındığı zaman vücutta epinefrin ve norepinefrin adlı moleküllerin hem nörotranssmitter olarak hem de hormon olarak benzer bir türevi özelliğinde farmakolojik etkinlik gösteriyor. yani dolaşım sistemi yardımıyla vücuda yayılan kafein, hormon olarak etkinliğini; kalp atışlarını hızlandırarak, tansiyonu yükselterek, nabız basıncını arttırarak, bronkodilatasyon yaparak ve solunum sistemini uyararak yapar. yani gördüğünüz gibi adrenalinin hormonal etkilerini gösterir.
    nörotranssmitter olarak ise; dolaşım yoluyla beyine gelen kafein sinaplara kadar iletilir. bir süre dopamin, epinefrin ve norepinefrin isimli katekolaminlerin geri alım inhibitörlüğünü yapar. aynı zamanda beyinde ''uykuyu uyaran'' pentoz şekeri adenozinin de reseptör antagonistidir. yani adenozin şekerinin bağlandığı reseptörlere kafein bağlanır ve geçici bir süreliğine uyku sinyallerinin oluşmasını engeller. bu şekilde uyanık tutar.

    kahve içtiğimizde yaklaşık olarak 30 ilâ 45 dakika arasında ince bağırsaklardan (özellikle duodenumdan) emilmeye başlar. 2 saat içerisinde de plazma konsantrasyonu doruk noktasına ulaşır. bu bilginin farkında olmayan insanlar kahveyi içtikçe içerler. bir tane ayıltmadı, kendime getirmedi bir tane daha içeyim der. mesela ''iki tane kahve içtim ama hiçbir etkisi olmadı, bir tane daha içeyim'' diyorsunuz ya hani, bence içmeyin o kahveyi. bakın yukarı da ne yazım ''iki saat sonra kafein kanda ve plazmada pik düzeyin ulaşır'' yani içtikten 1,5-2 saat kadar sonra etkisini göstermeye başlıyor. eğer olur da daha fazla içerseniz çarpıntı, anksiyete, hafif depresyon, evhamlı bir hal ile başbaşa kalırsınız.

    kafein yaklaşık olarak 4-5 saat vücutta kalır ve %90'nı beyinde toplanır. karaciğerde sitokrom p450 enzimiyle metabolize edilir. metabolizma sonucunda paraksantin %80, teobromin %15 ve teofilin %4 gibi bir çok matabolik ortaya çıkar. kan plazmasında albumine bağlı olarak taşınır.

    birçok literatürde, makalede ve pubmedte kafein ile ilgili araştırma var. normal düzeylerde alındığında kişinin resmen yaşam kalitesini arttırdığı bulunmuş. abartılmadığında ve günde 250-300 mg arasında kafein alındığında; depresyonla ilişkili yorgunlukta, asteni de, nedeni belirleneyemeyen yorgunlukta, kanserle ilişkili yorgunlukta, dikkat eksikliği ve konsantrasyon güçlüğünde olumlu etkileri bulunmuş.

    lizbon üniversitesinde yapılan bir araştırmada gönüllü olarak 40 kişi seçilmiş ve 20 kişiye günde 5 mg/kg kafein verilirken, diğer 20 kişiye placebo verilmiş. bir hafta boyunca hareketleri gözlenmiş ve kafein verilen gruptakilerin işlerine daha konsantre, hafızalarında belirgin canlılık, yorgunluklarında ise azalma olduğu gözlemlenmiş. bilişsel ve mental düzeydeki artışın sebebi de kafenin, sinapslarda oluşan uyarının iletilmesinde bir çeşit ''hızlandırma'' yarattığı öğrenilmiş.

    kısacası kafein ve kahve genel hatlarıyla böyle etki ediyor. bir çeşit merkezi sinir sistemi stimülanı. en önemlisi de kafeinin kaynağı yine doğanın ta kendisi. kahve, çay, guarana vb bir çok bitkide var. şu doğa ana gerçekten inanılmaz bir kimyager olmalı.

  • 3 kasım 2002 seçimleri. evet 2002-2010 arası iyiydi falan hikaye. siyasal islamın iktidara gelmesi ile beraber bu ülkenin çöküşü başlamıştır. dünyada inanılmaz bir para bolluğu varken bir dönem halka bir illüzyon yaratılmış ancak bu kaynaklar betona ve kendi yakınlarına peşkeş çekilmiştir. akp'nin tek bir hayırlı işi yoktur. hiç bir dönem oy vermemiş biri olarak gururla söylüyorum.

    edit: alternatifiniz ne diyenler için söylüyorum;

    alternatifimiz liyakat, demokrasi, adalet ve hukuktur. isimlere hapsolmak yerine, yani “kim” yerine , “ne” olmalı nasıl bir anlayış hüküm sürmeli sorusunu sorun kendinize.

  • chp genel başkanı kemal kılıçdaroğlu grup toplantısında iktidara gelmeleri halinde çiftçilere verecekleri destekleri açıkladı.

    somut birşey sunmuyor, planları yok diyenleri kenara aldıktan sonra genel başkanın vaatlerini aşağıya sıralıyorum.

    kaynak gelince eklenecektir.

    https://www.sondakika.com/…si-nda-konustu-15030120/

    1- iktidara geldikleri ilk hafta çiftçilerin tarım kredi kooperatiflerine, bankalara olan kredilerinin faizleri silinecek.
    2- havza bazlı plana geçilerek, hangi bölgede ne yetiştirileceği çiftçilerle paylaşılacak.
    3- tarsim (tarım sigortaları havuzu) yeniden düzenlenecek. bunun için bütün paydaşlar bir araya gelip ortak çalışma yapacak.
    4- kanunda yer alan milli gelirin %1'i çiftçiye aktarılır maddesi yürürlüğe sokulacak, her sene bütçesine bu gelir eklenecek.
    5- borcu olan çiftçinin traktörü, biçerdöveri, ineği haczedilemeyecek.
    6- kırmızı mazot uygulamasına geçilerek çiftçiye ötv'siz mazot verilecek.
    7- çiftçilere elektrik başlangıçta ucuz verilecek. daha sonra çiftçiler kooperatifleştirilerek güneş enerjisi sistemleri ile elektriklerini ücretsiz şekilde üretip, ihtiyaç fazlası elektriği satıp ek gelir elde edebilecekler.
    8- toprakla uğraşan çiftçiler için ziraat mühendisleri ve ziraat teknisyenleri yardımcı olarak, arazilerinde hangi meyve, sebzenin daha verimli olacağı konusunda bilgilendirmede bulunacaklar.
    9- besicilik ile uğraşan çiftçilere veterinerler hayvanları ile ilgili her konuda destek olacaklar.
    10- kırsalda yaşayıp, çiftçilikle uğraşan gençlerin sgk primleri devlet tarafından ödenecek.

    edit : kaynak eklendi.

  • aga geldin 120 yaşına, bir git .aldığın paraları ye. kravat takmaktan da mı sıkılmadın.

  • suresi bittigi icin sozu kesilmeden once “bu tarikat duzenini cehenneme…” diyor, orada kaliyor. tamamlamasina gerek yok cumleyi, bu da olur, bu kadari da tarikat seviciligi yapan koca koca herifleri hoplatmaya yeter.

    sev sevme, kadinin bambambam bir tarzi var, donup bakana parmak sallayip suleyman diyor, beni diyor 6 yasindaki cocuk gelin ilgilendirir, kendi rizasiyla sevisen yetiskinler degil diyor. tek basina bu cumle bile asgari akil ve fikir duzeyine sahip insanlara ulasmak icin yeterli ama parlamentonun ortalamasi yerlerde surundugunden kadin 2 dakika boyunca cigerini parcaladi orada.

    ulan toz kadar vicdani olan bu kepazelik karsisinda kendini paralar. sabah aksam cocuklarin irzina gecip sonra da savunmak icin bu kadar utanmazlik yapmak.. pes.

    bu da tanimi: ozgur ozel’in hulusi akar’in ruyalarina girdiginden emin oldugum kadar kendisinin de tarikat sevici sapiklarin ruyalarina girdigine emin oldugum tip istanbul milletvekili.

    duzeltme: cocuk gelin degil de cocuk yasta erken ve zorla evlilik / evlendirilen cocuk olarak kullanilmasi daha dogru diye bir uyari geldi sevgili gyorb’dan. dogrudur not dusuyorum. sera kadigil de konusmasinda “beni 6 yasindaki bir cocugu 30 yasindaki muridine es diye veren o serefsiz tarikat seyhi ilgilendirir” diyor zaten. yanlis kalmasin, duzeltelim.

  • hakkında zamanın iktidarına seçim kazandıran denmiş ama hemen arkasından gelen 7 haziran 2015 seçiminde akp'nin oyunun yüzde kırk civarına düştüğünü, arkasından kendisi koalisyon kuramayınca koalisyon kurma görevini ikinci partiye bir türlü vermediğini, sonra bir anda mhp'nin taraf değiştirip iktidar ağzıyla konusmaya başladığını, sonra altı ay boyunca ülkede terör saldırıları yaşandığını, aynı yılın aralık ayidna yapılan seçimde terör olayları ve mhp etkisiyle akp oyunun yeniden yüzde 49'lara çıktığını bilmiyor olmalı bunu söyleyenler.
    çünkü ancak fetocular, şu sümüklü adamın takipçileri bunları bilmesine rağmen bunu böyle anlatır.
    yakın geçmişinizi bilin ki kullanışlı aptal olmayın.

    ed: herhalde sistematik olarak geziyi itibarsizlastirma denemesi volume 23456 başlayacak, benim anladığım o. hepimiz oradaydık şekerim, gencecik çocuklar öldürüldü, hala insanlar nedensiz yere hapiste, can atalay milletvekili seçildi ama hapisten çıkmasına izin verilmiyor. gezi bu iktidara karşı söylenmiş en büyük söz, yapılmış en büyük muhalefetti diyebiliriz bence. sonrasında bu gençleri yalnız bırakanlar (muhalefet sana bakıyorum) düşünsün. mhp de çok güçlü desteklemişti geziyi o dönem onu da hatırlatalım madem 10 sene olmuş.