1808 entry daha
  • pedin düzgün şekilde katlanması gerçekten çok ilginç. çünkü kimse başka birinin pedini düzgün bir şekilde katlamaz. annesi bile olsa. en iyi ihtimalle parmak ucuyla alır çöpe filan atar.
    çağla muhtemelen pedini kendi çıkarıp katladı. belki değiştirecekti zamanı olmadan olay oldu. belki isteyerek yada istemeyerek çamaşırını çıkardı yada çıkarmak zorunda kaldı.
  • konunun geldiği yer inanılır gibi değil. ya da aslında konu hep bu “iri” adamların elindeydi de biraz daha kamusal hale gelince mi ifşa oldu?

    ortalıkta “ödüllü” diye gezinen taraflı gazetecimsiler, milleti ağaca asacağını söyleyen kadın düşmanı manyaklar, işinize bakın diye milleti savuşturmaya çalışan eski polisler…

    ailenin kanıtlanmamış masumiyetine laf etmeyelim ama aileye kol kanat germiş ekibin kalitesi, ailenin etrafına kazılmış bir leş çukuru gibi. yaklaşan bir pisliğin içine düşüyor. şimdi tutup da ortalıkta başka mafya üyesi mi arayalım? dedirten olaydır.
  • (bkz: #164253349) ailenin ifadelerine baktık, şimdi komşulara bakalım. ama ondan önce kimlerin ifadesi alınmış yazalım; çağla'nın arkadaşı (hüseyin) eczacı kalfası, eczacı (kadın), ilker'in ortaokul servis şoförü, ilker'in arkadaşı (selim değil, başkası), apartman komşusu bir adam, çağla'nın öğretmeni (erkek), ganyan bayii ortağı, nedim beyin kuzeni, ilker'in arkadaşı (bu da bambaşka bir çocuk), öğrenci komşu (erkek), büyükçekmece komşusu (selim değil, başka bir erkek) ve selim. burada isimleri öğrenebilirsiniz; dakika 50:00

    nilgün hanım; (5 haziran 2000)
    "bugün saat 18:00'de gülnur hanım beni aradı. (telefon kayıtlarında bu arama 17:10 gösteriliyor, en son da 17:25'te görüşmüşler) kendisinin, eşinin nişantaşı'ndaki iş yerinde olduğunu, evini aradığını, kızı çağla tuğaltay'dan haber alamadığını, bende bulunan anahtarıyla gidip, eve bakmamı söyledi. ben de kendisine; ben bakarım, dedim. bana; tamam, ben de seni tekrar arayacağım, dedi. ben de bunun üzerine anahtarı aldım (anahtar komşuya, olaydan 3 sene önce verilmiş), 7 no'lu daireye gittim. önce üstteki anahtarlığa soktum, kapı kilitli değildi. geri çekilmiş bir vaziyetteydi. ben de kapıyı açtım. kapıyı açınca kapının arkasında okul çantası ve önlük torbasını gördüm. çantayı ve önlük torbasını görünce; demek ki kız gelmiş, uyumuştur, dedim. ve çağla'nın odasına yöneldim. kızım çağla, dedim. bana herhangi bir cevap vermedi. bunun üzerine odaya doğru giderken, çağla'nın büyük abisi olan ilker tuğaltay'ın odasında çıplak bir vaziyette yatakta gördüm. kendi kendime; kızım bu nasıl yatakta yatış, dedim. odaya adım attım, çağla'yı kırmızı sıvı içerisinde gördüm. ben feryat ederek, daireden dışarı koştum ve apartmanların zillerine basarak; çağla'yı öldürmüşler, diyerek yere yığıldım. ondan sonrasını hatırlamıyorum. "

    yasin ç; (nilgün hanımın oğlu)
    "olay tarihinde ben, annem ile aynı evde oturuyordum. çağla tuğaltay'da aynı apartmanda üst katımızda oturuyordu. olay günü ve saatinde ben eczanedeydim. olay günü 08:30'da evden ayrılıp eczaneye gittim. eczane evimize yakındı. akşam saat 18:00'de eve geldiğimde olayı duydum. benim olayla ilgim yoktur. (annem aradı, öyle geldim demiyor. eve gelince duyduğunu söylüyor.)"

    sanem ç (yusuf'un eşi/2014'te alındı ifadesi)
    "2008 tarihinde zaten ifademe başvurulmuştu. ifademe ek olarak çağla tuğaltay isimli kız çocuğunu ve ailesini aynı binada oturduğumuzdan dolayı tanırım. bildiğim kadarıyla babası nedim bey, nişantaşı'nda kuru temizleme işi yapıyordu. ben, kendim olarak bu aileyle bir samimiyetim olmadı. sadece binaya giriş çıkışlarda karşılaşır, selamlaşırdık (çağla ile). benim eski eşim olan yasin ç, eczacı kalfasıydı. bundan dolayı ben kendisinden iğne yapmasını öğrenmiştim. gülnur hanım hasta olduğu zamanlar, kendilerinin evine, akşam vakitte gitmişliğim vardır. tuğaltay ailesi, kendi halinde sessiz bir aileydi. öyle büyük bir tartışma, kavga gibi şeylere şahit olmadım. olay günü atatürk havalimanı'nda çalışıyordum. giriş çıkışlarım kayıtlıdır (kontrol edilmiş, kamera kayıtları da çıkmış). her zamanki gibi iş yerindeydim. akşam üzerine doğru kayınvalidem nilgün ç'yi aradım. telefona komşumuz melahat hanım cevap verdi. ben kendisine annemi sorunca, bana annemin tansiyonun yükseldiğini, hasta olduğunu ve üst komşumuz çağla tuğaltay'ın ikametinde düştüğünü mü yoksa ona benzer bir şey mi söylediğini hatırlamıyorum. akşam mesai bitiminde eve geldiğimde bu binamızın önünde polis ve gazeteciler, kalabalık vatandaşlar vardı."

    handan ç(nilgün hanımın kızı)
    soru cevap şeklinde pınar bk isimli youtube kanalında olayı anlatıyor. dakika 25:45

    bir başka video; 34:05

    not: selim diye bir kaç kez belirtmemin sebebi, ifadesi alınan tek arkadaş olarak selim'i bilmemizden. ayrıca bu kişilerin ifadelerine ulaşılamıyor, muhtemelen dosyaya erişim engeli getirilmiş.
  • aramızda gerçekten özellikle türkiye gibi bir ülkede 24 yıl sonra bir cinayetin çözülebileceğine inanan iyimser ergenler var, inanılmaz. eşyanın tabiatına son derece aykırı bir durum bu. hukuk okuyan herkes bilir bunu. ceza zamanaşımı da aslında bununla ilgilidir, belli bir süre sonra vakayı aydınlatmak sağlıklı bir hâle gelmez dolayısıyla hukuki anlamda bir menfaat kalmaz ve ceza yargılamasının nihai amacına da artık hizmet etmez. yüzde yüz vicdani kanaat gerektiren bir süreçtir ceza yargılaması, sizin chatgpt'den aldığınız cevaplarla dedektifçilik oynamanızla zinhar alakası yoktur.
  • üzerinden 24 yıl geçince çözülmesini umut etmenin neden ergenlik sayıldığını anlamadığım cinayet. ne yapsın, 24 yıl geçti, helal olsun iyi kaçtınız polisten, bu olayın peşini bırakmamızı hak ettiniz mi desin hukuk sistemi. isterse katil 60 yaşında olsun, ölene kadar kalacak işte içerde.

    ayrıca bu kadar seneden sonra vakayı aydınlatmak sağlıklı hale nasıl gelmiyor yaa? kime göre sağlıklı, neye göre sağlıklı. o hastalıklı katil için aman boşver mi diyecez, şaka gibi bir zihniyet.

    nasıl bir hukuki menfaat bekliyorsunuz bu vakanın çözülmesinden acaba da önemi kalmıyor sizin için. sizi tatmin etmek gibi bir misyonu olduğunu bilmiyordu ceza hukukunu yapanlar pardon. çağlanın menfaati yeterli sanki?
  • neyse ki 4 yıl önce de birileri "aman 20 yıl oldu boşver" demeyip elini taşın altına koyduğu için zamanaşımının son anda uzatıldığı bir dosyadan bahsediyoruz. demek ki kanun koyucuya göre varmış bir menfaat. bizzat hukukun sağladığı bu uzamış zamanaşımı süresini de boşa geçirmemek için canla başla çabalıyor insanlar ve ergenlikle suçlanıyorlar, garip. hukuk okuduğunu ima eden biri için sıkıntılı bir muhakeme eksikliği. henüz mezun olunmadıysa meslek değiştirmek için geç değil.
  • 24 sene sonra gelen adalet neden sağlıklı olmuyormuş, hayatımda duyduğum en saçma şeyler sıralamasina girdi bu söz. asıl, katilin dışarıda elini kolunu sallayarak dolaşması bizim açımızdan çok ürkütücü olduğu kadar çağla için de çok üzücü bir durum. geç de gelse adalet iyi ki tecelli etmiş olacak.
  • mutfakta duran ayakkabıyla ilgili bir teorimi daha belirtmek istiyorum.
    şu şekilde de olmuş olabilir:
    cinayet işlendikten sonra temizlik sırasına gelindiğinde o anda çağlanın botları giyilip temizlik öyle yapılmış olabilir. vahşi bir şekilde öldürüldüğü için her yerin kan gölü şeklinde olması muhtemel. o sırada katil ayaklarını hem kandan koruyacak hem de gezerken terlik gibi deri, döküntü vs bırakmayacak hen korunaklı hem de kendisine ait olmayan bir ayakkabı olan o botları giymiş olabilir. ben avm görüntülerini görmedim ama bazı entry'lerde avm görüntülerinde çağla'nın ayağında converse olduğu söyleniyordu. bu yüzden o botların o gün çağla tarafından giyilmeyip vestiyerden alelacele alınıp temizlik yaparken kullanılmış olması muhtemel. en son da katil temizliği bitirip ve ayakkabıları ayağından çıkarıp lavaboda yıkayıp evden çıkıp gitmiştir.

    bu bağlamda botun dışı temizlendiyse bile içinde halen katilin dna'sı kalmış olabilirdi. ve eğer ki o botlar incelenmiş olsaydı buna ulaşılabilirdi.
    sonuç olarak; botu apartmandaki kadınlardan biri ya da annenin giymiş olma ihtimalinin var olduğunu düşünüyorum.
  • bu cinayette sona gelindi artık. benim için gizem olmaktan çıkmıştır çünkü ailenin tüm ifadeleri şaibeli.
  • sürekli yukarıda kalması gereken başlık.
    çağla hepimizin ablası, kardeşi, arkadaşı..
    üzülerek ve emin olarak söylüyorum; aile her şeyi biliyor. bildiğini söyleyebiliyorum çünkü diğer şeyi yazmaya elim gitmiyor..
69 entry daha
hesabın var mı? giriş yap