577 entry daha
  • burjuvazinin avrupa veya amerika ile ilgili bir sorunu yok. vize sorunu yok. ekonomik sorunu yok. canı istediği zaman gidiyor, tatilini yapıyor, alışverişini yapıyor, hatta belirli bir seviyede ticaretini yaptığında vatandaşlığını alıyor, evini alıyor ve yine aynı şekilde canı istediğinde bu ülkelerde yaşayabiliyor.

    burada türkiye'den kopmak için kendisini yırtan kesim proletarya.
    alt sosyal sınıfa ait, asgari ücret veya çok az üzerinde kazanan, kıt kanaat geçinen, aldığı maaşın yarısını ev kirasına veya binbir zorlukla aldığı evin kredisine harcayan, şayet çocuğu varsa, geçimini sağlamak ve çocuğuna ortalama bir hayat sunabilmek uğruna eşinin de çalışmak zorunda olduğu kişiler gitmek istiyor.

    zira gittiklerinde de alt sosyal sınıfa ait olacaklar.

    buradaki esas sıkıntı ne alt sosyal sınıfa (proletarya), ne üst sosyal sınıfa (burjuvazi) ait olmayan (zannediyorum kız arkadaşımız bu sınıfa ait) bu arkadaşımızın dilediği ekonomik konforda bir iş bulamadığı veya geçimini sağlayamadığı veya türkiye'de ailesinin kendisine sağladığı konforu avrupa'da kendisine sağlayamadığı için geri dönmesi.

    gel gelelim bunu kim anlayacak!
  • neden ingiltereden dondun cunku sıkıcı
    (bkz: derdini sikeyim) yani twk sorun sıkıcı olmasi baska avrupa ulkelerini de gezdim demesi anahtar kelime zaten belli ki siki tassagina denk ingiltere de para harcayacak avm bulamamis zannimca

    gel.bacim gel yolda birine yol vermedigin icin direksiyonu gotune soktuklarinda ne kadar eglendigimizi anlarsin
  • hak verdiğim kız.
  • tek katıldığım nokta, bazı bölgelerin gerçekten güvenli olmadığı. polislik bir işiniz olduğunda çoğunlukla yalnız kalıyorsunuz, özellikle bir eşyanız çalındıysa ya da kaybolduysa. bıçaklanma veya olası çeşitli saldırılara değinmiyorum bile.
  • aklı başında her insanın yapacağı açıklamaları yapmış çok zor durumda değilsen avrupaya falan gitmek akıl karı değil insanı insan değil havası hava değil çekeceğin onca sıkıntı kazanacağın paraya değer mi cidden? hiç sanmıyorum.
  • iki yıldır londrada yaşıyorum. hiç sıkılmadım. düzenli olarak geziyoruz. sinemaya gidiyoruz. tiyatroya gidiyoruz ( bu hala biraz zorluyor dil konusunda). spor salonunda arkadaş edindim bir sürü. her hafta öğle yemeğinde 1 gün buluşuyoruz kızlarla. yani... londraya sıkıcı demek ancak ingilizceniz bok gibiyse ve vizyonunuz darsa olabilecek bir şey. ha; güvende hissetmiyorum diyebilir. onu bir nebze anlarım. yabancı ülke neticede. garip geliyor. mesela bizim evimiz 3 katlı. ben hala garipsiyorum. yıllarca apartmanda oturduktan sonra. biri girerse diye ilk yıl uyuyamiyordum. eşim geç saatte gelecekse; kesin ben de bir arkadaşıma gidiyordum. ama artık alıştım. çünkü kanunlar sıkı. her yere de alarm koydurduk kamera taktirdik. rahatım. ama yani; ingiltere ye sıkıcı diyen ablamız; sana ne diyeyim bilemedim.
  • --- spoiler ---

    iki yıl ingiltere'de yaşadım ve türkiye'ye dönünce şuna inanamıyorum; insanlar devamlı avrupa'yı övüyor, herkes oraya gitmek istiyor, burada yaşamak istemiyor.
    --- spoiler ---

    sen gittiğin yerde mutlu olamadın ve döndüysen kimsenin güzellemesini eleştiremezsin. bir şeyi deneyip onu beceremeyen insanların deneyen ya da deneyecek olanları boklamasını anlayamıyorum.

    sıkıldığından bahsetmişsin ama hangi anlamda sıkıldın acaba. neyi yapmayı istedin de yapamayıp sıkıldın onu tartışmalıyız. sen her gece kulüplere akmak isteyip akamamış olabilirsin ama insanların başka eğlenceleri ya da vakit geçirebileceği aktiviteleri olabiliyor. ben mesela türkiye'de yürümediğim kadar yürüyorum, müzeler gezeceğim yakın zamanda, seyahat ediyorum trenlerle. istanbul'da 8 km yol için en az 45 dakika zaman harcamak çok daha sıkıcı. bir kahveye buradakinin 1,5 - 2 katı para ödemek daha sıkıcı. trafikte emniyet şeridindeki servis aracının, taksicinin ya da çakarlı piçin önüne geçmesi daha sıkıcı. kaldırımda yürürken motosikletin çarpması olasılığı daha sıkıcı.

    başka bir yazar bozuntusuna daha cevaben:
    hepimiz buraya garson olmaya gelmiyoruz merak etme. arkadaş grubumda doktor, inşaat mühendisi, mimar, öğretmen pek çok kişi var. herkesi kendin gibi çapsız mı sandın?
  • hatun gayet mantıklı bir şekilde durumu izah etmiş. alt gelir grubunda olup tr’de çıkış yolu bulamayanlar için avrupa’ya, hatta meksika sınırından kaçak geçerek abd’ye kapağı atmak mantıklıdır. zorluklarla dolu da olsa kendisine yeni bir hayat inşa etmek için bir şans yakalar. kendini herhangi bir konuya adamış ve o konuda daha iyi olan bir atmosfere ve olanaklara ulaşabileceğini düşünenler için yasal yollardan batıya kapağı atmak da mantıklıdır. bu iki grubun dışında olan insanlar için şu kısa hayatta mülteci tribine girmek kadar anlamsız olan çok az şey vardır.

    bir de bu konudaki düşünceleri yandaş veya muhalif olmanın turnusolu olarak görürler. onlara, en azından, hayalini kurdukları ülkelerdeki yıllık güneşli gün sayısı ve ortalama sıcaklık değerlerine bakmalarını öneririm. kafanızı kullanın mk. dünya bir şehir olsaydı türkiye şehrin en değerli arazisi olurdu. hemen bugün isveç’e anadolu’yu satalım desek, isveç hazinesindeki, varlık fonundaki parayı yarın nakit hesaba yatırır, bin katı için senet imzalar, isveç coğrafyasını eşya dahil teslim eder.

    bu kişilerde bir intihar psikolojisi oluyor. kendi gidişini geride kalanlara yöneltilmiş ağır bir suçlama olarak konumlandırıyorlar. bazıları *protesto için kendini yakan buda rahibi vibe’ı veriyor. onlar sadece gitmek ve giderek kendinin değerini ispatlamak istiyor. gittikten sonra yapacağı şey de akşam dört duvar arasında ucuz bira içmek. hakkaten ben bile sıkıldım senden. siktir git.
  • avrupa sıkıcı değil tamam; ama mekanın ruhunun türkiye'de olduğunu düşünüyorum.
    (bkz: genius loci)
  • bazen allah'ın ya da peygamberin aklıma yatmayan sözleri veya istekleri oluyor. ama onlar benim kutsalım. öyle olduğu için de eleştirilmelerine bile tahammül edemiyorum.
    bazıları için de avrupa ve amerika öyle...
128 entry daha
hesabın var mı? giriş yap